Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Soylu: “DEAŞ’ın da PKK’nın da YPG’nin de patronu aynıdır”

Gündem Yayın: 09.10.2019 13:43
Yazar:
Soylu: “DEAŞ’ın da PKK’nın da YPG’nin de patronu aynıdır”

Karabük Üniversitesinin yeni Akademik Yıl açılış törenine katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye’nin Suriye’de ne işi var diyenlere seslenerek, “Bu coğrafya tehditler ve fırsatlar coğrafyasıdır. Bugün tehdidinin yoğun bir dönemindeyiz. Bu doğrudur. Ancak bu tehdit döneminin son demlerindeyiz ve bunun arkası, fırsatlarımızın sefasını süreceğimiz bir dönemdir. Hiç endişe etmeyin. Bugün yaşadığımız göç hadisesi değil, bugün katlandığımız pek çok maliyet yarınlarımız için bize çok fırsatlar ortaya koyacaktır” dedi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Fırat’ın doğusuna yönelik olası operasyon ile ilgili olarak “Hiç kimsenin bir ülkedeki iktidarsızlığı fırsat bilerek fiili durum oluşturarak bir devlet kurmasına biz müsaade etmeyiz. Sınırlarımız içinde sürekli bizi rahatsız eden, evlatlarımı şehit eden bu örgüte bizim müsemma göstermemiz söz konusu değil. Bunu kaynağında kurutmaya kararlıyız ve bunu başaracağız” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Karabük’te akademik yıl açılış törenine katıldı. Burada harekata yönelik de açıklamalarda bulunan Bakan Soylu, Türkiye’nin hiçbir zaman terör örgütüne silah ve para vermediğini, laboratuarlarında sentetik uyuşturucu üretip başka ülkelere göndermediğini söyledi. Bakan Soylu, Türkiye’nin tarihine de sahip çıktığını aktararak şöyle devam etti:
“Dünyanın en çok yardım yapan ülkesiyiz. Dünyanın en çok sığınmacı barındıran ülkesiyiz. Terörü desteklemedik. Terör örgütlerine silah ve para vermedik. Laboratuarlarımızda sentetik uyuşturucu üretip başka ülkelere göndermiyoruz. Bilakis dünyada hem terörle hem uyuşturucuyla en ciddi mücadele veren bir ülkeyiz” diye konuştu.
“BUGÜN ONLARA İHTİYAÇ DUYMADAN KENDİ MÜHİMMATIMIZI KENDİMİZ ÜRETİYORUZ”
Çocukluk döneminde 81 ilde üniversite olmadığını, yurt dışında Marmaray’a benzer yapılara özendiklerini hatırlatan Bakan Soylu, “Zeytin dalı harekatına girdik. Acaba mühimmatımız bize yeter mi endişemiz söz konusuydu. Çünkü mühimmatı aldığımız yer ABD’ydi. Vermeyecekleri aşikardı. Onun için çok daha güzel bir planlama yapmalıydık. Bilesiniz ki bu gün onlara ihtiyaç duymayan akademisyenlerimizin ürettiği, Türk Mühendislerinin imal ettiği kimseye ihtiyaç duymadığımız mühimmatları kendimiz üretebilme kabiliyetine sahip olan bir ülke haline geldik. Şunu artık çocuklar da biliyor ki, gelişmiş batı diye tabir ettiğimiz bu ülkeler, 40 yıldır aklımıza gelebilecek her türlü terör örgütüne desteği verdi. Para, silah, eğitim, uluslararası koruma verdiler, moral verdiler. Son 5 yıl DEAŞ’la mücadele bahanesiyle bu örgüte açıktan destek verdiler. Kendi uluslararası kuruluşlarında raporlarında PKK’yı terör örgütü ilan etmelerine rağmen bu desteği vermekten geri durmadılar. PKK terörünün Türkiye’ye parasal maliyetiyle ilgili yaklaşık 350 milyar dolar ile 1.2 trilyon dolar arasında çeşitli analizler var. Ama bizi bizden ayırabilmek için ortaya koydukları süreç; eğer Türkiye istikrarsızlaştırılırsa Balkanlara, Orta Doğu’ya, Asya’ya ve etraf coğrafyaya istedikleri gibi müdahale edebilme fırsatına sahip olabileceklerdir. Bu kadar açık ve net. Özellikle DEAŞ ile mücadele bahanesiyle sınırımız altında yapılmaya çalışılan tam anlamıyla oradaki demografik yapının tamamının bozulması, kendilerine ait bir militan yapının oluşturulması ve bin yıllık kardeşliğimize terörün sokulmasıdır. Biz yüzyıllarca aynı sancağın altında birlikte yaşamış milletiz” şeklinde konuştu.
“DEAŞ’IN DA PKK’NIN DA YPG’NİN DE PATRONU AYNIDIR”
Bakan Soylu, barış operasyonuyla ilgili demografik yapının bozulacağı iddialarına da şu yanıtı verdi:
“Bu gün Türkiye’ye dönük olarak barış operasyonuyla ilgili demografik yapıyı bozacağız iddiasında bulunanlar esasında kendi sosyal hırsızlıklarını örtmeye çalışmaktadır. Bu kadar açık ve net, batı bu konuda samimiyetsizdir. Hiçbir günde samimi olmamıştır. Kimse kusura bakmasın biz o bölgeyi yeni tanıyor değiliz. Köy köy, mahalle mahalle kimin yaşadığını, hangi aşiretlerin, hangi akrabaların yaşadığını biliyoruz. O bölgede köy köy, mahalle mahalle hangi ürünün üretildiğini, YPG’nin bir süredir ne yapmaya çalıştığını biliyoruz. Harita çok nettir. Bir terör koridoru oluşturulmaya çalışmak. Bunu da Batı’nın eliyle oluşturmaya çalışmak. Yapmak istedikleri; Türkiye’yi taca çıkarmaktır ve Türkiye’yi etkisiz hale getirebilmektir. Yapmak istedikleri bizim medeniyetimize ve coğrafyamızdan ayırmaktır. Afrin’de yapmak istedikleri oydu. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. DEAŞ’ın da, PKK’nın da YPG’nin de patronu aynıdır, farklı değildir. Bütün saha çalışmalarımız, bütün değerlendirmelerimiz bizi bu sonuca çıkarmaktadır. Şunu ifade edeyim, Türkiye ne yaptığını bilen bu yüzyıl içerisinde kendi nesillerine huzur içinde coğrafya bırakmaya çalışan bir ülkedir. Sayın Cumhurbaşkanımız eğer 2003 yılından itibaren eğer savunma sanayi ile ilgili Türkiye’ye bu günlerde çok lazım olan bu önemli meseleye asılmamış olsaydı biz bu gün bu noktada olmazdık. Dün akşam gece 3’e kadar istihbarattaydım. 3 yıl önce ile bu gün hangi noktada olduğumuzu birlikte olduğum arkadaşlarla onurla, gururla ve Türkiye’nin geldiği noktanın ve yarın hangi tehlikelerden kurtarmaya yönelik olduğunu bu ülkenin bir evladı olarak izlemiş bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Türkiye çok mesafe aldı. Devlet sütunlarını kendisinden eksik etmeye çalışanlara karşı çok güçlü adımlar attı. Sadece siber suçlarla daire başkanlığımızda 15 kişi vardı. Bir kabiliyeti yoktu. Bu gün 1 saniyede 100 milyon fotoğrafı tanıyabilecek onu hemen milletine karşı hangi tehdit olursa onu algılayabilecek yaklaşık 1 dakika içerisinde şüpheliyle ilgili bütün analizleri yapabilecek CIA ve FBİ kadar kuvvetli bir noktaya gelmiştir.”
ÜÇ TEMEL STRATEJİ, “TERÖRÜ KAYNAĞINDA KURUTMAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatlarıyla üç temel strateji üzerinde durduklarını ifade eden Bakan Soylu, “Terörü kaynağında kurutmak, Zeytindalı, Fırat Kalkanı odur. Pençe harekatları odur. Sürekli operasyon vardı. 7 binin üzerinde operasyon gerçekleştireceğiz, hepsi hazır. Nereye gideceğiz, ne yapacağız, nasıl yapacağız, hangi dönem yapacağız ve bir şeyi daha söyleyeyim bilimi, teknolojiyi en üst seviyede kullanan bir ülke var. Burada ürettiğiniz, zihinlere nakşettiğiniz her şey bilesiniz ki, insanlık adına çok büyük değere sahip olacaktır. Çok yetenekli gençlerimiz var. Kabiliyetli. Bütün bunların yanı sıra üçüncüsü ile kesintisiz operasyon, sürekli taarruz. Bu kabiliyete de sahibiz. Terör örgütüne adım attırmıyoruz” diye konuştu.
“YPG VE PKK ORADAKİ KARIŞIKLIKLARDAN İSTİFADE EDİP FARKLI BİR OLUŞUMA GİRMEK İSTEMEKTEDİR”
Suriye sınırında YPG ve PKK’nın karışıklıktan istifade etmeye çalıştığını belirten Soylu, “Şu an Suriye sınırı dahilinde olan ancak bir şekilde o bölgedeki YPG ve PKK orodaki karışıklıktan istifade edip farklı bir oluşum içine girmek istemektedir. Biz Afrin’de, El-Bab’da buna müsaade etmedik. Fırat’ın doğusunda buna müsaade etmemiz mümkün değildir. Kim bize buna müsaade etmemizi istiyorsa, kim buna sessiz kalmamızı istiyorsa bilin ki, geleceğimizle ve bu günümüzde hesabı vardır. Avrupa’nın iki tezi var. Son günlerde ortaya çıkan. Birinci tezi demografisini değiştireceksiniz. Hayır, demografisini değiştirmeyeceğiz. Biz gittiğimiz hiçbir yer demografiyi değiştirmedik. Biz bugün Afrin’deyiz neyi değiştirmişiz? Oradaki insanlar huzur içinde” dedi.
SOYLU, CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU’NU ELEŞTİRDİ

PKK ve YPG’ye yönelik harekatın iç siyaset malzemesi yapılmaması gerektiğini vurgulayan Bakan Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 7 sorusunu da şöyle cevapladı:
“Bu konu iç siyaset malzemesi kesinlikle yapılmamalı. İktidar ve muhalefet arasında elbette bir eleştiri olur. Demokrasi buna önemli bir avantajdır. Bazen haklı, bazen haksız ithamlar olabilir. Özellikle siyaset milli mesele noktasında kimin yanında durduğuna iyi bakmalıdır. Ana muhalefet partisi liderinin bu meseleyle ilgili yönelttiği 7 soruya; üzüldüğümü ifade etmek isterim. Terörün hesabını PKK’dan sormuyor. Suriyeli muhaliflerden sormuş ve bizden sormuş. PKK ve YPG’nin kim olduğunu bilmiyormuş gibi ona silah veren ve eğitenin, para verenin kim olduğunu bilmiyormuş gibi PKK’nın yerine oradaki Mehmetçikle omuz omuza, yan yana mücadele eden Özgür Suriye Ordusu’nu koymuş. Türkiye’yi de onun üzerinden terör destekçisi konumuna getirmiş. Bu ayıptır ve yazıktır. Bu ülkeye yapılabilecek ayıptır. Türkiye’yi terörle imtihan etmek isteyenlere bedel ödetmenin zamanıdır. Bunu yapabilme kabiliyetine sahibiz. Bu söylediklerim ne siyasettir, ne öngörüdür. Tutturmuşlar ‘bizim orada ne işimiz var?’ Orada ne işimiz olduğunu biliyorlar. 30 bin tır teröre silah gelecek. Ülkemizin içerisine sirayet etmeye çalışacaklar. Orada bir yapı oluşturmaya çalışacaklar. Terör sınırımızda hakim olacak, bizim orada ne işimiz var? Bizim orada istiklal, istikbalimiz, kardeşliğimiz, huzurumuz var. Yıllardır Türkiye’ye çektirmeye çalıştırdıkları meselenin tamamen bitirilmesi konusunda bir irademiz var. Bu kadar açık ve net. Okyanusun ötesinden gelenlere onu sormuyorsun, Avrupa’nın ortasından gelenlere bu soruyu sormuyorsun. Ama orada bir şekilde yuvalanmış, namluyu Türkiye’ye çevirmiş, oradaki Arap’ı da Kürt’ü de yurdundan eden, Türkmen’i de eden, işine gelmeyen tüm oradakileri yurdundan eden PKK ve YPG ile mücadele eden Türkiye’ye bunun hesabını soruyorsun. Buna da siyaset diyoruz. ‘Türkiye’nin orada ne işi var?’ diyenlere buradan tekrar sesleniyorum. Siz bunu düşünedurun. Bizi iki dakikada şu PKK’yı bitirip hemen geleceğiz. Sorunuza da cevap vereceğiz. Bu coğrafya tehditler ve fırsatlar coğrafyasıdır. Bugün tehdidinin yoğun bir dönemindeyiz. Bu doğrudur. Ancak bu tehdit döneminin son demlerindeyiz ve bunun arkası, fırsatlarımızın sefasını süreceğimiz bir dönemdir. Hiç endişe etmeyin. Bugün yaşadığımız göç hadisesi değil, bugün katlandığımız pek çok maliyet yarınlarımız için bize çok fırsatlar ortaya koyacaktır. 400 yıldır batı dünyaya egemendi, ilk kez ekonomik üstünlüğünü doğuya doğru kaptırmak durumundadır. Avrupa, Amerika, Çin, Rusya, Hindistan, Japonya ve bizim bulunduğumuz bölgeden ekonomisi gün geçtikçe daha bir şekilde zayıfa düşmektedir.”
YİK ÜYESİ MEHMET ALİ ŞAHİN’E FAHRİ DOKTORA UNVANI VERİLDİ

Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Refik Polat, Karabük Üniversitesinin kuruluşundan bu yana katkıları bulunan ve üniversitenin genişleyip büyümesinde büyük katkıları olan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare (YİK) Üyesi Mehmet Ali Şahin’e Üniversite Senatosunun oy birliği ile aldığı karar doğrultusunda Fahri Doktora vermekten büyük mutluluk duyduğunu belirtti.

Şahin’e Akademisyen Cübbesini giydiren Rektör Polat, Fahri Doktora beratını da takdim etti.

Karabük Üniversitesinden Fahri Doktora unvanı alan Şahin ise “Sayın Rektör hocam iki yıl önce de bana fahri doktora vermek istediğini söylemişti. O zaman mevcut Karabük Milletvekili olduğumdan doğru bulmadım. Tekrar rektör hocam tarafından gündeme getirilince mutlu oldum ve kabul ettim.” İfadelerini kullandı.

Karabük üniversitesinden Fahri Doktora unvanı alan Şahin “Bu benim giydiği hayatımdaki üçüncü cübbem. İlk cübbemi imamlık yaptığım dönemlerde ‘imam cübbesi’ giymiştim. Ardından Hukuk Fakültesini bitirip, avukat olduğum zaman ‘avukatlık cübbesi’ giydim. Şimdi de nasip oldu, akademik doktora cübbesini giydim. Duygulandım ve duygularımı sizinle paylaştım” diye konuştu.

Akademik Yılı açılış törenine ayrıca; Karabük Milletvekilleri Niyazi Güneş, Cumhur Ünal, Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili, KARDEMİR A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Güleç, 24. ve 25. Dönem AK Parti Karabük Milletvekili Osman Kahveci ve çok sayıda bürokrat katılım gerçekleştirdi.

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Safranbolu’da Dede Korkut hikayeleri sahneleniyor

Kültür Sanat Yayın: 26.04.2024 10:42
İhlas Haber Ajansı
Safranbolu’da Dede Korkut hikayeleri sahneleniyor

Karabük’ün Safranbolu ilçesinde lise öğrencileri tarafından Dede Korkut hikayeleri sahneleniyor.

Safranbolu Fatih Sultan Mehmet Fen Lisesi öğrencileri ve edebiyat öğretmeni Satiye Dağı rehberliğinde hazırlanan Dede Korkut hikayelerinden 6.’sı olan Kanturalı Hikayesi sahnelendi. Okulun Konferans Salonu’ndaki gösteriye; İlçe Milli Eğitim Müdürü Said Nuri Odabaşoğlu, Şube Müdürü Enver Ayata ve Okul Müdürü Metin Ergün katıldı. İlçe Milli Eğitim Müdürü Odabaşoğlu, Dede Korkut hikayelerinin yazılı ve sözlü kültürün en önemli eserlerinden birisi olduğunu belirtti. Odabaşoğlu, “Kültürümüzün kuşaktan kuşağa aktarılmasında ve öğrencilerimize toplumsal değerlerin kazandırılmasında konusunda önem arz etmektedir. Dede Korkut hikayelerinin tiyatro çalışmasıyla öğrenilmesi, sorumluluk alma, grup içinde kendini doğru ifade edebilme, empati kurabilme hususunda öğrencilerimizin kişisel gelişimine önemli ölçülerde katkıda bulunur. Akademik başarıda her zaman ön planda olan Fatih Sultan Mehmet Fen Lisemiz sosyo-kültürel faaliyetlerde de ön plana çıkmaktadır. Öğrencilerimizi kültürel faaliyetlere yönlendiren okul idarecilerimize ve öğretmenlerimize gayretli çalışmalarından ötürü teşekkür ediyor çalışmalarında başarılar diliyorum” dedi.