Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

RUHUNU KAYBETMİŞ BİR KENTİN DÜNÜ, BUGÜNÜ..”60’lı yıllardan bugüne Karabük”

Köşe Yazıları Yayın: 22.12.2022 15:14 |Güncelleme:22.09.2023 14:41
RUHUNU KAYBETMİŞ BİR KENTİN DÜNÜ, BUGÜNÜ..”60’lı yıllardan bugüne Karabük”

Hürriyet caddesi ile Ankara caddesinin kesiştiği tren yolu geçidinin hemen yan tarafında bir balık hali vardı. Palamutun çifti 2.5 liraydı. Genelde kuyruklarından bağlanmış olarak, çift satılırdı. Giresun’lu bir komşumuz vardı . Şükrü  amca… her balık aldığında bize de alırdı, bizde ona…

Balık halinin yan tarafında da bir taksi durağı vardı. Farklı modellerdeki bu damalı Amerikan arabaları çocukken çok ilgimizi çekerdi. Diğer bir taksi durağı da şehrin üst tarafında, şimdiki Onel AVM nin karşısında idi. Buraya şato durağı derdik. Taksi şoförleri; son derece bakımlı, şık giyimli yakışıklı abilerimizdi. Şehrin her yerine 2.5 lira fiks fiyat uygulanırdı. Otomobiller 6/8 silindirliydi. Fakat benzinin çok ucuz olduğu yıllardı. Şimdiki gibi akaryakıtta vergi yükü yoktu.

Benim çocukluğum; Kayabaşı, Engin sokakta geçti. Çarşıya indiğimizde, eve taksiyle dönmeye bayılırdık. Taksinin içine girdiğimizde ilk hissettiğimiz o otomobil kokusu, beşik gibi süspansiyonuyla  yaylanarak yol alışı hâlâ belleğimde.

Nüfus bu kadar yoğun değildi. Neredeyse herkes birbirini tanırdı. Babamla, şehir merkezine indiğimizde; adım başı birileriyle selamlaştığını, konuştuğunu çok iyi hatırlıyorum. Karabük’ün sembolü olmuş deli Kezban ve deli Aliye sık sık rastladık. Karabük halkı onları hoşgörüyle bağrına basmıştı.

Şehrin bir ruhu vardı.

Komşuluk, arkadaşlık dostluk bağlarının çok güçlü olduğu yıllardı.

Birlik beraberlik ve güven duygusu hakimdi.

Sözün senet olduğu yıllardı. O zamanlar; şimdiki gibi kredi kartı falan yok. Vahşi kapitalizmin henüz insanı duyguları yok etmediği yıllar.

Yanılmıyorsam; yıl 1965 yada 66 birçok evde buz dolabı yerine tel tahta dolaplar vardı. Babamla çarşıya buzdolabı almaya gittik. Rahmetli babam esnafa; her ay ne kadar ödeyeceğini söyledi. Ankara caddesinde babacan bir amca idi. Senet yapmadan, sadece babamın sözüne güvenerek, bir at arabası ile buzdolabımızı evimize göndermişti. Evlerinde buzdolabı olmayan komşularımızın bozulmasın diye kıymalarını dolabımıza koyduklarını hatırlıyorum.

O yıllara ait daha bir çok anım var. Fakat çok uzatmak istemiyorum.

Bu yazıyı neden mi yazdım?

Doğduğum, ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim bu güzel emekçi kentini yakından takip ediyorum. Görüyorum ki; Karabük artık eski Karabük değil.

Her geçen gün; insanların birbirinden uzaklaştığını, kişisel menfaatlerin, insani hırsların hakim olduğunu üzülerek gözlemliyorum.

Karabük Demir Çelik Fabrikasının ve Karabük şehrinin var olma mücadelesinin verildiği en önemli gün olan ve büyük bir zaferle sonuçlanan 8 Kasım 1994 tarihinden sonra şehir bir daha o eski ruhuna dönemedi.

Bir zamanlar; süper ligin tozunu attıran futbol takımına bile sahip çıkamamış bir şehirden söz ediyorum. Spor birlik ve beraberlik duygusunu pekiştiren, insanları kaynaştıran çok önemli bir faktör. Bana göre; Karabük Sporun önce süper ligden, daha sonra da hızla amatör lige kadar düşmesi bu ruhun kaybolmasının tuzu biberi oldu.

Yazık çok yazık…

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Hava değişimleri nedeniyle grip vakaları arttı, servisler doldu

Sağlık Yayın: 27.04.2024 04:48
İhlas Haber Ajansı
Hava değişimleri nedeniyle grip vakaları arttı, servisler doldu

Trabzon’da havaların son günlerde bir sıcak bir serin seyretmesi ile birlikte gribal enfeksiyonların artış gösterdiği ve geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri aktif olan grip salgının sürdüğü belirtildi.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, “Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte” dedi.

Bugünlerde havaların değişkenlik göstermesi ile enfeksiyonların da arttırdığını kaydeden Yılmaz, “Hava değişimleri zamanı enfeksiyonların en yoğun olduğu zamanlardır. Şu anda hava değişimi zamanı olduğu için enfeksiyon hastalıkları servisinde yer bulamıyoruz. Bu değişim ile birlikte her türlü enfeksiyon karşımıza çıkıyor. Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte. Yazın inşallah olmayacağını düşünüyoruz. Koronavirüs kışın da vardı ancak Influenza’nın altında kaldı. Influenza daha ön planda karşımıza çıktı. Koronavirüs’ü yine göreceğiz ancak daha az karşılaşacağız diye düşünüyorum. Hijyen kurallarına uyulması gerekiyor, hasta olan kişi ile temasta bulunmamak gerekiyor, hasta olan kişinin maske kullanması gerekiyor. Artık dünya çok küçüldü seyahatlerin kolaylaşması ile birlikte. Hemen her yerde insan olabiliyor. Türkiye’den Çin’e giden de var, Çin’den Türkiye’ye gelenler de. Virüs çok kolaylıkla yayılabiliyor. Dünya genelinde değişik virüsler ile karşı karşıya kalınabiliyor ama toplum içinde belli bir bağışıklık oluştuğu için önceki kadar yayılmıyor, yayılanlar da o seviyede azalıyor ve kayboluyor” diye konuştu.