Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

“Kurumlar, binalara yapılan eklentileri ve değişikleri denetleyecek çeviklikte değil”

Gündem Yayın: 02.11.2020 14:12
Yazar:
“Kurumlar, binalara yapılan eklentileri ve değişikleri denetleyecek çeviklikte değil”

İnşaat mühendisi Belediye Eski Başkan Yardımcısı  Nedim Yılmaz İzmir’de yaşanan 6.6 büyüklüğündeki  Depremi sonrası  gazetemizin sorularını yanıtladı. Depremlerde can ve mal kaybının önüne geçmek için Belediyeler başta olmak üzere ilgili kurumlara büyük görev düştüğünün belirten Yılmaz, “Tüm kent genelinde riskli bölgelerde imar planı revizyonu yapılmalı, bu kapsamda oy kaygısı gütmeden merkezi hükümete birlikte gereken çalışmalar yapılmalı” dedi

İzmir’de üç gün önce meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem tekrar yapı güvenliği konusunu gündeme getirirken “deprem değil bina öldürür” sözünü bir kez daha ortaya koydu.

Konuyla ilgili birçok söylem ortaya atılırken, özellikle altında ticari alanlar bulunan, kiriş ve kolanları kesilen binaların yıkılması, sadece binanın kaba inşaatının yapımı değil, sonrasında da denetimin olması gerektiğini gündeme getirdi. Konuyla ilgili gazetemizin sorularını yanıtlayan İnşaat Mühendisi Belediye eski Başkan Yardımcısı  Nedim Yılmaz, tüm ülke genelinde olduğu gibi Karabük’te de yüzlerce binanın altında dükkan gibi ticari vb işletmeler olduğunu söyledi. ,

Bu çerçevede, son yıllarda getirilen düzenlemeler ile binaların yapım sırasında gerekli denetimlerin yapıldığını fakat iskan aldıktan sonra binalarda meydana gelen değişiklikleri yakalayabilecek ve denetleyecek yeterli ekibin olmadığını belirterek şunları söyledi: “Mühendislikte “bomba kat” diye tabir edilen bu tür binaların İzmir’de yıkılan binalardan farklı değildir. Burada esas dikkat edilmesi gereken konunun işyerlerinde geniş alan ve büyükçe cephe, vitrin kaygısı ile yapılan kolon, kiriş ve duvar tadilatlarının önüne geçmektir. Bir anlamda yapılar yapım amaçları dışında kullanılmasına izin vermek zorlaştırılmalıdır.

Her depremde tekrarlanan konulara da değinen Yılmaz; “Öncelikli olarak şunu belirtmek lazım ki yerin altı mı? Yerin üstü mü? Coğrafyamızda yüzlerce fay hattı var ve bunu değiştirme şansımız yok. O halde önemli olan fay hatlarına yoğunlaşmak değil bu bölgelerde yapılacak olan yapıların gerekli mevzuat ve şartlara uygun yapılıp yapılmadığı denetlenecek.  Her depremde olduğu gibi bu deprem de mühendisliğin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Aslında jeologlar yerine inşaat mühendisleri konuşmalı ve insanlar da bu konuşulanlara kulak vermelidir.

Karabük’ümüz de Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde, yani riskli bölge.  Öyleyse biz de bu riskli bölgede yapılarımızı yaparken projelendirmeden imalata kadar her safhasında azami özen göstermemiz gerekmektedir. 2018 yürürlüğe giren yönetmelik bu konuda tüm sıkıntıları ortadan kaldırıyor. Yapı denetim firmaları projeleri denetliyor. Kaba inşaata kadar yapılan gerekli denetimlerden geçiyor. Beton ve demir numuneleri denetleniyor. Hatta beton numunelerine cip takılıyor, bu şekilde takibi bile yapılıyor. Kaba inşaat bitene kadar yapı denetim firmaları yapının projeye uygunluğu, depreme dayanıklılığı vs. konularda sıkı denetim yapıyor. Daha sonra ince iş kısmında yapı denetimlerin yoğunluğu daha ziyade betonarme yapıya vermeleriyle biraz daha gevşediğini görüyoruz. Oysa bu esnada özellikle elektrik ve sıhhi tesisat döşenmesi sırasında kolon ve kirişlerin tahrip edilip edilmediği çok da denetlenemiyor. Yapı tamamlanıp iskan sonrası değişiklikleri yakalayabilmek neredeyse mümkün değil. Oysa insanlar farkında olmadan kendi mezarlarını inşa etmiş oluyorlar.

Kurumlar,  binaya yapılan eklentileri, bina içinde yapılan her türlü değişikleri denetleyecek çeviklikte değil. Sorunda burada başlıyor. Özellikle altında dükkan vb olan apartmanlarda kolonların kesilmesi yada tahrip edilmesi, duvarların kaldırılması asıl tehlikeye yol açıyor. Türkiye genelinde olduğu gibi Karabük’te de böyle yüzlerce bina var. Bizim“bomba katlar” diye nitelendirdiğimiz altında ticari mekan olan zemin katlar çok önemli. Yapılması gereken konut altı zemin katları işyeri olan binalardan kurtulmaktır. Böyle yapılara ve yapılaşmaya izin vermemek gerekir.  Bunun için imar planlarında düzenleme yapıp konut adaları ile ticari alanlı adaları birbirinden ayırmak gerekir. Böylelikle otopark ve sirkülasyon gibi birçok sorunu da çözmüş olursunuz. Bu çerçevede imar palanlarında bir an önce değişikliğe gidilmesi, revize edilmesi gerekir” dedi

PEKİ NE YAPMALI

Başta belediyelere bu konuda büyük görev düştüğünü belirten Yılmaz,”Belediyelerin siyasi kimliğini bir kenara bırakıp, oy kaygısı düşünmeden şehirlerin gelişimi, her türlü yıkıcı afette can ve mal kaybını en asa indirmek için imar planlarını bu bakış açısıyla ele alması gerekir. Bugün Karabük’ün en işlek caddesi ve merkezi olan Hürriyet Caddesi eski yeni birçok yapıya sahip. Birçok yapı yapılış amacının dışında ve projesinden farklı şekilde kullanılıyor. Yine birçok mahallede binaların altlarında dükkanlar var.Bu tür bölgeler ve aynı zamanda yapılaşmanın kötü olduğu bölgeler de tespit edilerek başka yerlerde bu ihtiyaçları karşılayacak alanlar oluşturulmalı, belli bir zaman dilimi verilerek bu alanlar boşaltılmalı, bu tür bölgelerde küçük parsellere müstakil yapıya izin verilmemeli, mümkün olduğunca küçük parsellerin birleştirilerek daha nitelikli yapıların ortaya çıkması sağlanmalıdır.   Belediyeler burada taşın altına ellerini koyarken şehirde yaşayanlar, esnaf, eşraf da buna destek vermelidir.  Yoksa her deprem sonrası aynı şeyleri tekrar eder dururuz” dedi

KENTSEL DÖNÜŞÜM BÖLGESEL BAZDA OLMALI

Kentsel Dönüşümün önemine de vurgu yapan Yılmaz “Parsel bazında yapılan kentsel dönüşümden vazgeçilip, bölgesel bazda kentsel dönüşüm uygulanmalı” dedi

Eski ve depreme dayanıksız binaların ıslahı, daha yaşanabilir güvenli binaların oluşması açısından kentsel dönüşümün önemine değinen Yılmaz, “Kentsel dönüşüm önemi bugün bir kez daha ortaya çıkıyor. Kentsel dönüşüm parsel bazında değil, bölgesel bazda yapılmalı. Parsel bazlı kentsel dönüşüm bir nevi pansuman tedbir görevi yapıyor. Oysa ki pansuman tedbirlere değil, tümden iyileşmeye, değişime ihtiyaç var. Şehirlerin önüne bir vizyon koymak gerekir, cesur kararlar alınmalı, Karabük’te de bu uygulanmalı. Bunun için harekete geçilmeli. Şehirleri sıkışmışlıktan kurtarmak, açmak zorundayız.Şehirlerin geleceği düşünülerek imar planları yapılmalı” dedi.

Son çıkar yasalarla müteahhitlik müessesesinin yapılandırılmaya çalışıldığından söz eden Yılmaz, “Son çıkan yönetmelikle artık herkes müteahhit olamayacak. Birçok şartlar ve sınırlamalar getiriliyor. Yapılanların yeterli görmemekle birlikte İyi adımlar atıldığı düşüncesindeyim. Temennimiz bundan sonra her depremde aynı şeyleri konuşmamak için gerekenin zafiyet gösterilmeden yapılması” dedi.

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Karabük’te SGK Personeline İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim

Eğitim Yayın: 26.04.2024 13:12
Karabük’te SGK Personeline İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürlüğü personeline yönelik olarak Temel İş Sağlığı ve Güvenliği Sertifikasyon Eğitimi verildi.

Müdürlükten konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada; “6331 Sayılı Yasa ile ortaya konulan, Çalışanlarımızın güvenliğini ve sağlığını ön planda tutmak, iş sağlığı ve güvenliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla Temel İş Sağlığı ve Güvenliği Sertifikasyon Eğitimi A Sınıfı İSG Uzmanı F.Burcu Çelik tarafından il Müdürlüğümüz Konferans salonunda verildi.

Vatandaşlarımıza sunulan Hizmetin yürütümünü etkilememeksizin gruplar halinde yapılan Eğitim sonunda çalışanlarımız, güvenli bir iş ortamının sadece yasal bir zorunluluk olmadığını, aynı zamanda hepimizin ortak sorumluluğu olduğunu bir kez daha hatırladılar” denildi.

Eğitime; SGK  İl Müdürü İsmail Yıldırım, Müdür Yardımcıları, Memur ve işçi personel ile Stajyer öğrenciler katıldı.