Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

İNSAN HAYATI PAHA BİÇİLMEZ BİR DEĞERDİR. KAZALARA, DOĞAL AFETLERE FEDA EDİLECEK KADAR UCUZ DEĞİLDİR…

Köşe Yazıları Yayın: 07.12.2016 07:40

Kendisi veya vereceği zararları önlenebilecek pek çok doğa olayı, çeşitli kazalar, günümüz dünyasında on binlerce insanın hayatını kaybetmesine, milyarlarca liralık maddi kaybın meydana gelmesine neden olmaktadır. Böylesine acılı olayları, felaket seviyesine getirmeden alınması gereken tedbirler yok mudur? Dünyanın pek çok ülkesinde sonu insan hayatına mal olacak böylesi olayların yaşanmaması için etkin tedbirler, sıkçasına uygulanan denetimler uygulanırken; ülkemizde durum nasıldır? Ülkemizde yaşanan kazalara, karşı karşıya kaldığımız doğa olaylarına baktığımızda; ne yazık ki, yeterli tedbirlerin alınmadığı, etkin denetimlerin yapılmadığı ama bu tür olaylar yaşandığında pek çok insanımızın hayatını kaybettiği, geriye keder yüklü nice aile dramlarının kaldığı acılı bir süreçle karşı, karşıya kalırız… Binlerce insanımızı kurban verdiğimiz bu ‘kazalardan’, ‘felaketlerden’ sonra; hemen, hemen söylenen şeyler aynıdır: ”Allah bir daha göstermesin…”, ”Göz göre, göre…”, ”Bile, bile…”, ”Biline, biline…”, ”Hataları olanlar en ağır şekilde cezalandırılacaktır…” Ama yaşanan bu olaylara, böylesine büyük acılara rağmen: Büyük bir deprem kuşağının üzerine kurulu ülkemizde; fay hatlarının üzerine evler; koca, koca tesisler inşa edilir! TÜBİTAK’TA gerçekleşen ‘Türkiye’nin Deprem Sorunlarına Çözüm Arayışları’ bilgi şöleninde; son 70 yılın ortalamasına göre Türkiye’de her yıl; ‘1000 kişinin depremde hayatını kaybettiği, 2 bin 100 kişinin sakat kaldığı, 7 bin yapının hasar gördüğü’ açıklanmıştır. Hatırlayalım, 17 Ağustos 1999 Kocaeli-Gölcük depremini… Hatırlayalım, o günün saat 03.02’sinde yüreklerimize düşen ateşi… Hatırlayalım, on binlerce insanımıza mezar olan o yerleri… Hatırlayalım, ülke ekonomimize verdiği milyarlarca lira zararı… Ne çabuk unuttuk değil mi? Hani nerede şimdi her mahalleye konulan ilk yardım konteynerleri? Biliyor musunuz? Bir deprem anında kullanacağınız tercihli yollar ne oldu şimdi? Ya deprem olduğunda, oturduğunuz semte en yakın ‘afet toplanma yeri neresidir? Bilebilir misiniz bu trafik karmaşasında o yere nasıl gidilebileceğini? Ya da, öyle bir yer kalmış mıdır ki? Hatırlıyor musunuz? Rahmetli ‘Deprem Dede’ Prof. Ahmet Mete Işıkara’nın: ”Deprem öldürmez, bina öldürür.” Dediği günleri? Etrafınıza şöyle bir bakın! Her mahallesinde yükselen gökdelenleriyle, her geçen gün artan trafik yoğunluğu ile beklenen o büyük İstanbul depremine gerçekten de hazır mıyız şimdi? Biliniz ki, deprem geleceği günü unutmadı! Siz de unutmayın! Bir gün o afetle karşılaştığımızda; ülkemize en çok zarar verecek bu doğal afet, karşımıza en acımasız yüzüyle çıkacaktır… Ya ülkemizde en çok can kaybına neden olan maden ocaklarında durum nasıldır? Grizu patlama ihtimaline rağmen maden ocakları çalışmaya devam eder! Ekmeğini madenden kazananlar çok iyi bilir bu felaketi. Hiç beklenmeyen bir zaman kesitinde ani bir patlamayla sarsılır pek çok korkusuz yürek, o maden mezarlıklarında mahsur kalır, ya da hayatlarını bırakır. Ama ne çare ki, kimilerine göre bu felaket; işin fıtratında vardır! Ya şiddetli yağışlar sonrası yaşanan sel felaketleri? Köprüler yıkılır, yollar çöker, onca can selle birlikte göçüp gider! Ardında sadece acı kalır… İş kazalarında ülkemiz birçok ülkeden ileridir (!) Örneğin, ülkemizin iş kazaları, ABD’ye göre 10, İngiltere’ye göre 12 kez fazladır! Türkiye, 100 bin çalışan başına ölümlü iş kazalarında Avrupa birincisi, dünya sıralamasında ise; üçüncü sıradadır..! Çığ haberleri ülkemizin doğusundan gelen değişmez haberlerimizdendir. Dağların yamaçlarına kurulu köylerin çığla birlikte yok olup gideceği bilinir de! Çığ felaketi gerçekleşince, yöre yetkilileri o zaman çare üretmenin peşindedir..! Trafik kazalarında, dünyada ortalama yılda 1,2 milyon kişi ölmektedir. Türkiye’nin durumu da dünyadan farklı değildir! 2015 yılı TUİK istatistiklerine göre Türkiye’de yaşanan 1 milyon 313 bin 359 trafik kazasında 7.530 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir… Sanki yollarımızda bir savaş yaşanmıştır! Ama her yıl ülkemizin uzun bayram tatillerinde yaşanan trafik kazaları, bu acı sonun en çarpıcı görüntüleri değil midir? Ya yangınlar? Daha geçtiğimiz hafta 11’li yaşlardaki melek yavrularımız, Aladağ’da kavrulup gitmemiş midir? Milletçe yüreğimiz dağlanmamış mıdır? Böylesi yangınlara nice kurbanlar verilmemiş midir? Neden? Ciddi bir istatistiği bile yoktur, ülkemizde yaşanan yangınların! İş yerleri, doğanın ciğerleri, evlerimiz, okullarımız, insanlarımız yanıp kavrulur; yitip gider onca güzellikler, gencecik bedenler… Günümüz Türkiye’sinde yangının olduğu yere varacak kahraman itfaiyecilerimiz, yangın söndürme donanımları vardır ama onları yangın bölgesine götürecek yollarımız, trafik keşmekeşliğine teslimdir! Failinin kendisini en iyi gizlediği felaketlerden birisidir çevre felaketi… Çevremiz, denizlerimiz, havamız, suyumuz, ormanlarımız pervasızca kirlenir, kirletilir. Fabrikaların atıklarıyla kirlenen dere suları bizimdir, mahallelerin ortasından akar! Kirletilen denizler bizimdir, gençlerimiz orada denize girer! Kirli havadan en çok yoksul zarar görür. Çürüyen, kokan her şeyin zararı yoksuladır… Çevre kampanyalarını yürütenlere bakarsınız, tekelci patronlardır! Örneğin; emperyalistler çok çevrecilerdir! Ancak, çevreye ilişkin kanunlara en başta sanayiciler; ‘sanayi köstekleniyor’ gerekçesiyle karşı çıkarlar. O eşiz doğal güzelliklerimizin, böğrüne vurulan altın madeni kepçesi ’emperyalist güçlere’ aittir… Hesler, kaçak çalışan madenler, kesile, kesile yok olan ormanlarımız, tertemiz akarken kirlenen o güzelim sularımız, doğal yaşam alanlarını kaybeden nice doğa canlılarımız, tarihi dokularını kaybeden nice şehirlerimiz… Yetkililerin almış olduğu onca tedbire rağmen ne yazık ki, ülkemizin yaşadığı doğal afetler sırasında, türlü kazalar sonucunda binlerce insanımız hayatını kaybetmekte, ya da ömür boyunca sakat kalmaktadır. Bu noktada devlet yetkililerinin yanı sıra; ülkemizde yaşayan yurttaşlarımıza da önemli görevler düşmektedir. Yukarıda sıralamış olduğum kazalara karşı caydırıcı önlemlerin alınması, denetimlerin eksiksiz ve zamanında yapılması, bilgili, bilinçli olmak; sonu hayatımıza mal olabilecek bu tür olayların önlenmesine yönelik en etkin tedbirler olacaktır. Çocuklarımız da bu bilinçle yetiştirilmelidir. Gerçek olan şudur ki; İnsan hayatı bize yüce yaratandan emanet en değerli varlığımızdır. Bu emaneti en iyi şekilde muhafaza etmek; ülkemizi yönetenlerin, bizim en önemli görevimizdir. İnsan hayatı paha biçilmez bir değerdir. Tedbirsiz, dikkatsiz kazalara; önlemi alınmamış doğal afetlere feda edilecek kadar ucuz değildir… Atilla Çilingir www.atillacilingir.com www.biyogarfi.info/kisi-atillacilingir

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Genç motokuryenin ölümüne sebep olan ehliyetsiz sürücüye verilen ’ev hapsi’ne motosikletlilerden tepki

Gündem Yayın: 26.04.2024 12:36
İhlas Haber Ajansı

Samsun’da 17 yaşındaki ehliyetsiz sürücünün çarptığı 23 yaşındaki motokurye hayatını kaybetti. Olaydan sonra ehliyetsiz sürüye verilen ev hapsi cezasına onlarca motosiklet sürücüsü tepki gösterdi.

Kaza, 20 Nisan Cumartesi günü gece saatlerinde Atakum ilçesi Kamalı Mahallesi’nde meydana geldi. 55 AAH 229 plakalı otomobili kullanan ehliyetsiz sürücü 17 yaşındaki M.B., kuryelik yapan Sefa Şerif Efe’nin kullandığı motosiklete, ardından da elektrik direğine çarptı. Kaza sonrası Sefa Şerif Efe kaldırıldığı Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Kaza sonrası ehliyetsiz sürücü ev hapsine çarptırıldı. İlkadım ilçesinde bulunan Batıpark etkinlik alanında toplanan Samsun Motosikletli Kuryeler Derneği üyeleri ve diğer motosiklet sürücülerinden oluşan yaklaşık 100 kişilik grup bu duruma tepki gösterdi.

“Bu olay, motosikletli kuryelerin trafikte maruz kaldığı tehlikeleri bir kez daha gözler önüne serdi”

Açıklama yapan Samsun Motosikletli Kuryeler Derneği Yönetim Başkanı Aydın Artan, “Sefa Şerif Efe kardeşimizin kaybetmemize yol açan trafik kazasıyla ilgili derin üzüntümüzü ve öfkemizi dile getirmek istiyoruz. Kardeşimiz Sefa Şerif Efe, paket teslimatı sırasında, ehliyetsiz ve aşırı hızla hatalı sollama yapan bir sürücünün aracıyla kafa kafaya çarpışarak hayatını kaybetmiştir. Bu trajik olay, motosikletli kuryelerin trafikte maruz kaldığı tehlikeleri bir kez daha gözler önüne sermiştir. Pandemi döneminde kahramanca çalışarak vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayan, fakat ne yazık ki birçok defa görmezden gelinen ve saygısızlık gören motosikletli kuryelerimiz, her geçen gün artan trafik kazalarının kurbanı olmaktadır. Sefa Şerif Efe’nin ölümü, sadece bir kazadan öte, bir mesleğin yok sayılmasının ve ihmalkarlığın sonucudur. Bizler, her daim çok tehlikeli bir meslek yaptığımızın bilinciyle, trafikte daha dikkatli ve bilinçli olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak, ne kadar dikkatli olursak olalım, trafik magandaları ve ehliyetsiz sürücüler gibi sorumsuzlar, canlarımızı tehlikeye atmaya devam ediyor. Sefa Şerif Efe’yi bizlerden ve acılı ailesinden ayıran elim kazanın davasında, adaletin sağlanacağına inanıyor ve adaletin gerçekleşen tecellisini görmek istiyoruz Bu vesileyle yetkilileri, motosikletli kuryelerin trafikte daha güvenli şekilde seyahat edebilmeleri için gerekli önlemleri almaya çağırıyoruz. Trafikte motosikletli sürücülere karşı daha dikkatli ve saygılı olunmasını istiyoruz. Motosikletli kurye mesleğinin önemini anlamalarını ve saygı göstermelerini bekliyoruz. Sefa Şerif Efe’yi unutmayacağız ve adalet için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz” dedi.

“Her gün bir kurye arkadaşımız kaza geçiriyor”

Samsun Motosikletli Kuryeler Derneği Avukatı Arslan Bolat, “Bir kurye dostumuz, kardeşimiz Sefa Şerif Efe, 17 yaşında ehliyetsiz bir sürücü tarafından katledildi. 142 günde neler oldu-neler olmadı dostlar hatırlatmak isterim. Tespit edebildiğimiz 9 kurye dostumuz iş-trafik kazalarında hayatını kaybetti. Onlarcası ise bu kazalar neticesinde bir aydan fazla rapor almak zorunda kaldılar ve bazıları bu kazalardan sonra eski sağlıklarına kavuşamadılar ve hiç kavuşamayacaklar. Kaza ve ölümler yetmezmiş gibi her birinizin cep telefonlarında bulunan yemek sipariş ve market uygulamalarındaki milyon dolarlık firmalar kuryelerin kazandığı iki kuruşu çok görerek bir nevi yarış sistemi olan paket başı sistemine geçerek kuryelerin hayatlarını daha büyük tehlikelere atmaya karar verdiler. Yine bu uygulamalarda binlerce ’siparişim soğuk geldi’ ’hızlı olmazsa ödeme yapmam’ ’15 dakikaya gelirse bahşiş hazır’ yorumları yapıldı. Sefa bir kazaya kurban gitmemiş canice katledilmiştir. Bu cinayetin sorumluları başta 17 yaşında ehil olmayan bir sürücüye araç teslim eden ebeveynler ardından ise eyleminin sonuçlarını gayet net şekilde anlayabilecek olan ehliyetsiz araç sürücüsüdür. Ehliyetsiz bir şekilde trafik kurallarını hiçe sayarak birisinin evladının, kardeşinin ölümüne sebep olduğunuzda size hiçbir şey olmayacak, göstermelik de olsa bir ay dahi cezaevinde kalmayacaksınız. Tutuklanmayacaksınız. Karşınıza çıkacak tek şey anne babanızın yanında, tüm sevdikleriniz ile sıcak yuvanızda bir ’ev hapsi.’ Ölümüne sebep olduğunuz çocuk soğuk mezarda toprak altında, abisi kardeşsiz, anne-babası evlatsız. Artık Gazi Meclisimiz gerekeni yapmalı öncelikle bu ve benzeri olaylar için öngörülen cezalar ağırlaştırılmalı ki caydırıcı olabilsin ve gün kaybedilmeden kuryelik tehlikeli iş statüsüne alınmalı. Allah Aşkına bir işin tehlikeli olması için daha ne olması gerekiyor? Her gün bir kurye arkadaşımız kaza geçiriyor. Her hafta biri sakat kalıyor sürekli bir kurye dostumuzun ölüm haberi ile uyanıyoruz. Bir iş daha ne kadar tehlikeli olabilir. Biliyoruz Sefa son olmayacak ama İnanıyoruz ki değişimin başlangıcı olacak” diye konuştu.

Olayı gören bir kişi ise şok yaşadığını ve bu durumu karşısında çok üzüldüğünü söyledi.