Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

‘Geleceğimizi Değiştirmek için Bugün Harekete Geçelim’ Projesi

Zonguldak Yayın: 15.11.2014 08:26
Yazar:
‘Geleceğimizi Değiştirmek için Bugün Harekete Geçelim’ Projesi

ZONGULDAK Halk Sağlığı Müdürlüğü, Geleceğimi zi Değiştirmek İçin Bugün Harekete Geçelim projesiyle 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’ne dikkat çekmeyi hedefledi. Zonguldak Halk Sağlığı Müdürü Dr. Yusuf Kaya, 14 Ka sım Dünya Diyabet Günü nede niyle yazılı bir açıklama yaptı. Diabetes Mellitus (DM), pank- reasın yeterli insülin üreteme- mesi veya vücudun ürettiği insü lini etkili bir şekilde kullanama- ması sonucu oluşan ömür boyu devam eden kronik bir hastalık olduğunu hatırlatan Dr. Yusuf Kaya, “Yapılan çalışmalar ül kemizde 6.5 milyon kişinin diyabetli olduğunu, yaklaşık 3.2 milyon kişinin diyabetli olduğundan haberdar olmadı ğını tespit etmiştir. Obezite- nin artması ile birlikte diya- bet hastalığının görülme sıklı ğı da artmıştır. 20 yaş üzeri her yedi kişiden birinde diya bet hastalığı görülmektedir. Diyabet gelişim hızı giderek artan ülkemizde konunun da ha fazla anlaşılması ve diya bet hastalığının daha iyi ta- nınması amacıyla Türkiye Di yabeti Önleme ve Kontrol Programı kapsamında 14 Ka sım Diyabet Günü etkinlikleri düzenlenmektedir. Vücuda alınan besinler vücudun baş lıca enerji kaynağı olan gliko za çevrilir. Daha sonra glikoz kana geçer ve kan şekerini yükseltir. Sağlıklı bireylerde kana geçen glukoz insülin hormonu yardımıyla hücrele rin içine taşınırken, insülin hormonu vücudumuzda ol- mazsa ya da etkisi bozulmuş ise şeker hücrenin içine taşınamayacağı için, glikoz kanda artarak şeker hastalığı dediğimiz kan şekeri yükselmesi (hiperglisemi) gerçekleşmiş olur. Bu kan şekeri yüksekliği sürekli olarak devam edecek olursa organlarımızda (sinir, göz, kalp, böbrek) zaman içerisinde ciddi bozukluklara neden olur.” Diyabet hastalığının iki çeşit olduğunu anlatan Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tip 1 diyabet insülin yapımından sorumlu pankreas beta hücrelerinin harabiyetine bağlı olarak gelişir ve bu hastalarda insülin eksikliği vardır. Tip 2 diyabet genetik zeminde genellikle obezite ve fiziksel inaktiviteye bağlı görülmektedir. Hastalığın temelinde genetik olarak yatkın kişilerde yaşam tarzı ile tetiklenen insülin direnci ve zamanla azalan insülin salgılaması söz konusudur. Tüm dünyada tanı konulan diyabet vakalarının yüzde 90’dan fazlasını tip 2 diyabet oluşturmaktadır. Tip 2 diyabet sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, ideal vücut ağırlığının sağlanması ile önlenebilen bir hastalıktır. Diyabet tedavisinde; tıbbi beslenme tedavisi, ilaç tedavisi ve egzersiz ‘fiziksel aktivite’ ayrılmaz üçlüdür.” “SAĞLIKLI BESLENME DİYABETT TEDAVİNİN TEMELİDİR” Diyabet tedavisinin amacının kan şekeri kontrolünü sağlayarak gelişebilecek komplikasyonları önlemek veya geciktirmek olduğunu ifade eden Kaya, şunları söyledi: “Böylece yaşam kalitesini yükseltmektir. Kan şekerini oluşturan asıl kaynak besinler olduğu için sağlıklı beslenme, diyabette tedavinin temelidir. Egzersiz en az beslenme ve ilaç tedavisi kadar önemlidir. Özellikle, tip 2 diyabetli hastalarda fiziksel aktivitenin artırılması, şekerin hücreler tarafından kullanılmasını hızlandırır ve kan şekerini düşürücü yönde etki yapar.” Diyabetli bir bireyin basit karbonhidratlardan uzak durması gerektiğini anlatan Kaya, sözlerini şöyle tamamladı: “Basit karbonhidrat içeren besinler; reçel, bal, marmelat, pekmez, hazır meyve suları, pasta, kek, tatlı, şekerli bisküvi, çikolata, helva gibi şeker içeren yiyeceklerdir. Diyet posası kan şekerini yavaş yükselttiği, insülin ihtiyacını azalttığı, tokluk hissinin oluşmasını sağlayarak ağırlık kontrolüne yardımcı olduğu için diyabetik bireylerin beslenmesinde çok önemlidir. Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek özellikle çavdar veya yulaf ekmeği, pirinç yerine bulgur, meyve suyu yerine meyvenin kendisini ‘kabuğu ile yenilebilen meyvelerin kabuğunu soymadan yiyerek’ öğünlerde sebze ve salata yemeyi ihmal etmeyip kuru baklagilleri sıkça tüketerek posa tüketimini artırabilirsiniz. Yemeklerin miktarı ve cinsi kadar, tüketim zamanları da büyük önem taşır. Önerilen besinlerin zamanında ve önerilen miktarlarda yenilmesi hipoglisemi ve hiperglisemiyi önler. Uzun aralıklarla düzensiz yemek yenmesi hipoglisemi ve hiperglisemiye yol açar. Bu nedenle şeker hastası bireylerde oruç tutmak, bir veya birkaç öğün atlamak sakıncalıdır. Bireysel kan glukoz takibi ideal öğün aralığı ve miktarına yardımcı olur. Üç ana, 2 – 3 ara öğün tüketilmesi uygundur. Sağlıklı beslenmeye özen gösterip, düzenli fiziksel aktivite yaparak geleceğimizi diyabetten koruyalım. Tüm halkımıza sağlıklı günler dilerim.“

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Hava değişimleri nedeniyle grip vakaları arttı, servisler doldu

Sağlık Yayın: 27.04.2024 04:48
İhlas Haber Ajansı
Hava değişimleri nedeniyle grip vakaları arttı, servisler doldu

Trabzon’da havaların son günlerde bir sıcak bir serin seyretmesi ile birlikte gribal enfeksiyonların artış gösterdiği ve geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri aktif olan grip salgının sürdüğü belirtildi.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, “Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte” dedi.

Bugünlerde havaların değişkenlik göstermesi ile enfeksiyonların da arttırdığını kaydeden Yılmaz, “Hava değişimleri zamanı enfeksiyonların en yoğun olduğu zamanlardır. Şu anda hava değişimi zamanı olduğu için enfeksiyon hastalıkları servisinde yer bulamıyoruz. Bu değişim ile birlikte her türlü enfeksiyon karşımıza çıkıyor. Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte. Yazın inşallah olmayacağını düşünüyoruz. Koronavirüs kışın da vardı ancak Influenza’nın altında kaldı. Influenza daha ön planda karşımıza çıktı. Koronavirüs’ü yine göreceğiz ancak daha az karşılaşacağız diye düşünüyorum. Hijyen kurallarına uyulması gerekiyor, hasta olan kişi ile temasta bulunmamak gerekiyor, hasta olan kişinin maske kullanması gerekiyor. Artık dünya çok küçüldü seyahatlerin kolaylaşması ile birlikte. Hemen her yerde insan olabiliyor. Türkiye’den Çin’e giden de var, Çin’den Türkiye’ye gelenler de. Virüs çok kolaylıkla yayılabiliyor. Dünya genelinde değişik virüsler ile karşı karşıya kalınabiliyor ama toplum içinde belli bir bağışıklık oluştuğu için önceki kadar yayılmıyor, yayılanlar da o seviyede azalıyor ve kayboluyor” diye konuştu.