Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Yücel Huzur Evi TBMM Gündeminde

Gündem Yayın: 01.08.2014 15:07
Yazar:
Yücel Huzur Evi TBMM Gündeminde

Karabük Yücel Huzur Evi ile ilgili iddiaların CNN Türk haber kanalının İnternet Sitesi ile Karabük yerel Basının da yer almasının ardından  CHP Parti Meclisi Üyesi ve Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer konuyu  TBMM gündemine taşıyarak bakana sorular yöneltti ve Bakanlığın olaya el koyması gerektiğini söyledi

CHP PM Üyesi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Yücel Huzur Evinde yaşandığı iddia edilen bazı konuları Meclis gündemine taşıdı. Yüceer huzurevi sakinlerine yönelik vahim iddialarla ilgili bir an önce inceleme başlatılmasını istedi

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına yazılı soru önergesi veren Yüceer, 2008 yılında Safranbolu’da bulunan Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı yuvada zihinsel engelli bir çocuğa tecavüz edilmesi sonucu 2 yıl hapis cezası alan ve infazı ertelenen iki memurun haklarında atanamadan yoksun bırakılması kararına rağmen Huzurevine Müdür Vekili ve Müdür Yardımcısı Vekili olarak atandığının basında yer aldığını hatırlattı.

Yüceer, 2012 yılında yapılan bu atamaların ardından huzurevinde yaşlılara ve taşeron firma çalışanlarına yönelik baskı ve tehditlerin arttığının, yaşlılar ile çalışanların bazılarının kurum müdürü ve yardımcıları tarafından korunduğu, diğerlerine karşı kışkırtıldığı, fiili saldırılara kadar varan olaylara neden olduğunun öne sürüldüğünü kaydetti. Yüceer, iddialar arasında yaşlıların birbirinden tecrit edildiği, sosyal ilişkilerin azaltıldığı, hijyen koşullarının kötüleştiği, yemeklerin niteliğinin ve miktarının azaldığı olduğunu da ifade etti.

YÜCEER: “İDDİALAR VAHİM”

CHP’li Yüceer, iddiaların son derece vahim olduğunu belirterek, bir an önce Bakanlığın olaya el koyması gerektiğini bildirdi. Yüceer, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti: “-Bakanlığınız tarafından huzurevinde iddialar üzerine herhangi bir soruşturma başlatılmış mıdır? Başlatılmamışsa gerekçesi; başlatılmışsa sonuçları nelerdir? -Kurumla ilgili Bakanlığınıza herhangi bir şikayet gelmiş midir? Gelmişse müfettiş görevlendirilmiş midir? Görevlendirilmemişse gerekçesi nedir? -Müdür ve müdür yardımcısı olarak görev yapan iki memurun mahkeme tarafında haklarında atamadan yoksun bırakılması hükmü verildiği doğru mudur? Doğruysa mahkeme kararına rağmen kurumun başına atanmasının hukuki gerekçesi nedir? -Kurumda diyetisyen var mıdır? Varsa ne zamandır görev yapmaktadır? Yaşlıların öğünlerinin, diyetisyen yerine kurumda görev yapan bir hemşire ile aşçı tarafından hazırlandığı iddiası doğru mudur? -Kurum müdürünün şikayet eden yaşlılara, “Beğenmiyorsanız zıkkımın kökünü yiyin” diye yanıt verdiği iddiası araştırılmış mıdır? -Kurum yöneticilerinin odalarında TV yayını varken, yaşlılara bir yılı aşkın bir süredir, “uydu alıcısının arızalı” olduğu gerekçesiyle televizyon izletilmediği iddiası doğru mudur? -Kurum müdürünün huzurevinde çalışan ve kendilerine “900 liralık köleler” diye hitap ettiği taşeron işçilere, işe girişte “iş ahlakına uymayan kanunsuz davranışlarda bulundukları” yönünde bir bildirim imzalatarak, ileride buna dayanarak tazminatsız olarak işten çıkarılmalarının yolunu açtığı iddiası doğru mudur? 2012 yılından önergenin yanıtlandığı tarihe kadar kaç taşeron işçi tazminatsız işten çıkarılmıştır? -Son iki yılda kurumda yaşanan herhangi bir olay adli mercilere yansımış mıdır? Yansımışsa sonuçları ne olmuştur?”

 

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Çocuğu susturmada kullanılan ‘ekran’, beyinde kalıcı hasar bırakıyor

Sağlık Yayın: 19.04.2024 12:00
İhlas Haber Ajansı

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, ebeveynlerin çocukları susturmak için kullandığı telefon, tablet ve TV gibi ekranların, beyin gelişimini olumsuz etkileyerek otizm, atipik otizm, hiperaktivite ve dikkat eksikliği gibi birçok hastalığı tetiklediğini söyledi.

Birçok ebeveyn, çocuklarını enerjisini atmaya yardım etmek yerine teknolojik ekranları kullanarak çocukları susturmayı oyalamayı tercih ediyor. Uzmanlar, anne karnından itibaren ekran radyasyonuna maruz kalan çocukların ekrana bağımlı bir şekilde gerçek dünyadan uzak büyümesinin beyinde ciddi problemlere yol açtığına dikkat çekerek, 2 boyutlu yaşam yerine 3 boyutlu yaşamın önemine dikkat çekiyor. Medicana Sağlık Grubu doktorlarından Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, ekran bağımlılığının oluşturduğu olumsuz etkiler dolayısıyla uyarılarda bulunarak, doğru bir beyin gelişimi için ebeveynlere düşen görevleri sıraladı.

“2 yaşına kadar çocuklarda ‘sıfır ekran’ olmalı”

Çocuklarda beyin gelişiminin anne karnından başlayıp, 2 yaşının sonuna kadar devam ettiğine dikkat çeken Medicana International Samsun Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, “Tüm ebeveynler, çocukların enerjisine yetişebilmekte güçlük çekiyor. Çalışma temposu, bahçe imkanı olmaması, parka gidememe, hava şartları gibi etmenler çocukların enerjisini atmada engel oluşturabiliyor. Bunun yanı sıra pandemide birçok çocuk da teknolojiye düştü. Beyin, gelişim sürecine anne karnından başlar, doğumdan 2 yılsonuna kadar gelişiminin yüzde 99’unu tamamlar. Anne hamilelik döneminde bile çok fazla radyasyona maruz kalmamalı. Buna ek olarak doğum sonrası 2 yaşına kadar çocukların teknolojiden uzak durması gerekiyor. Çok ciddi bir şekilde ekranın ‘sıfır’ olması önemli. 3 aydan itibaren farkındalık artar. Dış uyaranları fark eden çocuk bu zaman itibariyle 3 boyutlu şeylerin farkına varır. Sevgi gösterilmesi, meyve, sebze, oyuncaklarla vakit geçirmek ve dokunma duyuları beyni geliştirir. Bunları yapmayı bırakıp, ekran gösterir, dokunamadığı, hissedemediği, koklayamadığı 2 boyutlu bir yaşama maruz bırakırsanız, çocuğun beyni o şekilde yönlendirilir ve dünyadan soyutlanır. Dünyayı 3 boyutlu değil de 2 boyutlu yaşamaya devam eder” dedi.

“Çocuklar kendilerini çizgi film karakteri sanıp, ona göre hareket ediyor”

Gerçek dünyadan uzakta, ekran maruziyeti ile büyüyen çocuklarda davranış ve kişilik bozukluklarının yaşandığına değinen Uzm. Dr. Mustafa Alper Aykanat, “Bazen haberlerde çıkıyor, kendisini örümcek adam, Süperman ya da çizgi film karakteri sanan çocuklar olabiliyor. Bu çocuklar kendilerini çizgi film karakteri sanarak, olmaması gereken hareketlerde bulunabiliyor. Bu tür şeyler çocuğun beyninde tamir edilemeyecek ciddi travmalara ve algı bozukluğuna yol açıyor. Ekran bağımlılığına müsaade eden aileler, çocuklarını ekrandan uzaklaştırdıklarında madde bağımlısı gibi reaksiyon alıyorlar. Ekranın çocukları nasıl etkilediğini, ekrandan uzaklaştığında nasıl çılgına döndüklerini gören ebeveynler bunun zararının farkına varıyor. Ben çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olarak 3 yaşına kadar ekranı kesinlikle önermiyorum. Çocukla 40 dakikada boyunca oturup oyun oynayın, resim yapın, boğuşun, güldürün ve efektif zaman geçirin. Çocukların fiziksel aktivite ile enerjisini atmak büyük önem arz ediyor” diye konuştu.

“Ekran bağımlılığı otizm, atipik otizm, hiperaktivite, dikkat eksikliği gibi birçok hastalık oluşmasını tetikliyor”

Birçok hastalığın tetiklenmesinde ekran bağımlılığının ilgisi olduğuna da vurgu yapan Aykanat, şunları söyledi:

“Çocuğun enerjisi fiziksel aktiviteye rağmen hala var ise de çeşitli dokunma egzersizleri yapılabilir. Oyun hamuru ya un ile gıda boyası kullanılarak hamur yaptırarak, el becerilerini geliştirecek şekilde oynamaları ya da çamurla oynamaları da etkili bir yöntem olabilir. Çocukların enerjilerini doğru bir şekilde atmak gerekir. Teknoloji çocukların beyin gelişimini olumsuz etkileyerek otizm, atipik otizm, hiperaktivite, dikkat eksikliği gibi birçok hastalık oluşmasını tetikliyor. Bilimsel araştırmalarda bahsediliyor. Ekranlarda çocuğa ve erişkinlere özel dalga boyları var. O yüzden erişkinler dizi izlerken hipnotize olur, reklamda kendine gelir, kanal değiştirmeye çalışır. Çocuklar da ise tam tersi, reklamlardaki dalga boyu çocuklara özel olduğundan çocuklar da reklama kitlenir kalırlar. Çocukların beynini ekran marifeti ile bizim görmediğimiz dalga boylarıyla maalesef çok ciddi zararlar veriliyor.”