Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Türk işadamlarının yeni gözdesi Balkanlar 

Safranbolu Yayın: 17.07.2018 13:31
Yazar:
Türk işadamlarının yeni gözdesi Balkanlar 

Safranbolu TSO Meclis Başkanı Cengiz Ünal: “Türk işadamları olarak dünyanın birçok yerinde yatırım çalışmalarına ortak olmak için çalışıyoruz”

Kentin tanınmış işadamlarından Safranbolu TSO Meclis Başkanı Cengiz Ünal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bosna mitinginde yaptığı çağrı sonrası Balkan ülkelerine Türk işadamları olarak ayrı önem verdiklerini söyledi.
İHA Karabük Bölge Müdürü Yasin Erdem’i ziyaret eden Safranbolu TSO Meclis Başkanı Cengiz Ünal, 15 Temmuz hain darbe darbe girişimini ve onun olumsuzluklarını bertaraf ederek, o günden bu yana Türk ekonomisinin daha da güçlenmesi adına Türk işadamları olarak dünyanın birçok yerinde yatırım çalışmalarına ortak olmak için TSO olarak çalışma yaptıklarını ifade ederek, Karabüklü işadamlarına çağrıda bulundu.
“ CUMHURBAŞKANIMIZIN ÇAĞRISI ÜZERE BALKANLARA AÇILIYORUZ”
Avrupa Birliği müzakerelerini tamamlayan ve serbest dolaşım izni verilen ve Türkiye ile ticari anlaşmaları bulunan Balkan ülkelerinde Türk işadamlarının ticari şirketler kurarak ülkeye döviz kazandırma adına yoğun çaba sarf ettiklerini ifade eden Ünal, “ Geçtiğimiz aylarda Avrupa mitingi kapsamında Bosna’da gurbetçilere yönelik yaptığı mitingi kendisinin de takip ettiği ve burada Türk işadamlarının Balkan ülkelerine iş yapmaları noktasında çağrıda bulunduğunu ifade ederek, “ Bu noktada Safranbolu işadamları olarak Cumhurbaşkanımızın yaptığı çağrı noktasında girişimlerde bulunarak Montenegro’da girişimlerde bulunduk. Avrupa’ya geçiş koridoru olan Balkan Cumhuriyetlerinde gelişmekte olan bu ülkelerin inşaatından turizmine kadar yapılacak birçok yatırıma katkı sağlamak adına kollarımızı sıvadık. Safranbolu işadamları olarak Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’na (DEİK) müracaat ettik. Özellikle hızla gelişmekte olan Montenegro bölgesinde yapılan yatırımlar noktasında Büyükelçiliğimiz ve Ticaret Ateşliğimiz ile koordineli olarak Balkanlarda üst düzey görüşmelerde bulunduk. Montenegro’nun eksikleri ihtiyaçları ve yatırım yapılabilirlik durumları ve şirket kuruluşu ile AB fon destekleri, vergi ve mevzuat kolaylıkları ile ilgili ortak toplantılar yaptık. Hem kendi şirketimiz olan Ünal Mühendislik adına yapı ve restorasyon alanında burada şirket kurarken, farklı dal ve branşlarda da bölgemizde 15 firmada o bölgede şirket kuruluşlarını tamamladı. Kimlik, oturum ve çalışma izni verilen işadamlarımız Türk ekonomisine ayrıca döviz girdisi sağlayacak. Eski Türkiye’yi andıran ve hızlı gelişmekte olan Montenegro AB ve bölge ülkelerinin çok değer verdiği bir ucu Adriyatik ve bir ucu Sırbistan olan çok güzel butik bir ülke. Bu noktada işadamlarımız burada kendi dalları üzerinde şirket kurarak çalışmalarına başlayacak. O bölgede kurulan Türk işadamları Derneği burada çalışacak işadamlarına öncülük te yapıyor. Bizlerde Safranbolulu işadamları olarak o bölgede yurda döviz girdisi sağlayarak bir dizi çalışmalarımız oldu. Hazırladığımız AB Fonlarının destekleri ile bazı projelerimiz var. Projelerle ilgili, yerel yönetim ve devlet erkanları yatırım ve projeler noktasında girişimler yaptık” dedi.
“DÜNYANIN BİRÇOK YERİNDE YATIRIM ÇALIŞMALARINA ORTAK OLACAĞIZ”
Türk ekonomisinin daha da güçlenmesi adına Türk işadamları olarak dünyanın birçok yerinde yatırım çalışmalarına ortak olmak için çalışma yaptıklarını kaydeden Cengiz Ünal, “ Safranbolu TSO olarak bu bölgelerde çalışma yapacak olan işadamlarımız için Ticaret odaları ile görüşmeler yaparak yatırımlar konusunda ve şirket kuruluşları ile ilgili bilgilendirmelerimiz olacak. İlerleyen günlerde işadamlarımızla birlikte bu bölgelere yeniden bir ticari gezimiz olacak. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Devletimiz Balkanlarda çok sevilmekte. Balkanlar coğrafyasında yatırım yapacak Türk firmalarına her türlü kapıyı ve desteği kolaylaştırarak açmakta. Firma kuruluşu noktasında firma kurmak kolay olup, gitmeden verilecek kuruluş vekaleti ile Montenegro’ya gidildiğin bir günde elektronik imza, sağlık raporu dahil tüm işlemler tamamlanıp, şirketin tescili yapılarak onaylanıyor. İki hafta içinde de şirket sahipliği oturum izni ile ilgili Montenegro kimlik belgesi veriliyor. Bu kimlik ile Balkan coğrafyası ve AB schengen bölgesi dahil bütün bölgeden serbest dolaşım hakkı elde ediliyor. Sadece seçme ve seçilme hakkı dışında her türlü kolaylık ve imkânlardan ise faydalanılıyor. Montenegro ile ülkemizin ticaret anlaşmaları olup çifte vergilendirme ve bir çok alanda kolaylıklar sağlanıyor. Bu bölgede yatırım yapacak olan işadamlarımız için Safranbolu TSO olarak her türlü girişimler ile destek ve yardımlarına hazırız. İnşaattan, otelciliğe, gıdadan turizme kadar birçok alanda acil ihtiyaçları olan butik ülke konumda olan bu bölgeyi tüm işadamlarımıza tavsiye ediyor memleketimize döviz girdisi sağlamak adına davet ediyoruz” diye konuştu.
“FIRSATI KAÇIRMAYIN”
Balkanlarda şirket kuran Türk işadamlarının faydalarının da bahseden Ünal, “ AB teşvik bölgesi olan Montenegro’da Bijelo Polje şehrinde kurulan şirketler tüm yatırımlarda yüzde 70’in üzerinde AB teşvik fonları, vergi indirimlerinde en üst limit, makine ikmal desteklerinde maksimum faydalanmakta ve bu bölgede kurulan şirketlerin üreteceği imalat da CE damgası ile gümrüksüz olarak AB ülkelerine ithal edilmekte. 5 yıl içerisinde çok güçlü yatırımlarla AB ülkeleri arasındaki 15-20 yılık farkı kapatmak üzere çalışma yapıyor. Çin İpekyolu otoyol projesinin Bulgaristan – Sırbistan üzerinde tamamlanmak üzere olması bizlere de ayrı bir avantaj katacak. Adriyatik denize sınır sahil kuşağı olmasından bu bölgede restorasyon, turizm ve inşaat ile marinalar çok canlı ticari aktivasyon sağlamakta. Buda Turizm kenti olan Safranbolu için bu bölgede yatırım yapacak işadamlarımız için de büyük fırsat. Bu fırsatı değerlendirmelerini tavsiye ediyoruz” diye konuştu.

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İrken: “Angaryaların Esiri Olduk”

Manşet Yayın: 24.04.2024 13:02
İrken: “Angaryaların Esiri Olduk”

Karabük SMMMO Başkanı Atakan İrken, 130 bin Mali Müşavirin işlerini daha sağlıklı bir şekilde yapabilmesi için haklı ve insani taleplerinin ivedilikle hayata geçirilmesini isteyerek, Mali Müşavirler olarak işlerini yapamaz duruma geldiklerini ve adeta Gelir İdaresinin gönüllü memurları olduklarını söyledi.

Karabük Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası (SMMMO) Başkanı Atakan İrken,

“130 bin Mali Müşavirin işlerini daha sağlıklı bir şekilde yapabilmesi için haklı ve insani taleplerimiz ivedilikle hayata geçirilmeli” dedi.

Sürekli artan ve giderek karmaşıklaşan iş  yükü ile karşı karşıya kaldıklarını ve  İdare tarafından sürekli üzerlerine  yüklenen  angaryaların esiri olduklarını belirten Başkan İrken,

“Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine yaptığımız hem yazılı hem sözlü başvurularımızı dikkate alması için meslektaşlarımızın masa başında ölmesi mi gerekli!

Devletlerin vergi gelirlerini toplamak ve hükümetlerin çeşitli alanlarda geleceğe yönelik planlamalar yapmak için bazı verilere ihtiyaçlarının olduğu açıktır. Ancak, bu veriler toplanırken, istenilecek verilerin mümkün olduğunca tek elden alınması, gereksiz bilgi toplamanın önüne geçilmesi ve veri toplama için kullanılan yöntemlerin de sağlıklı çalışması büyük önem arz etmektedir.

Bugün Mali Müşavirlerin sırtındaki yük artık dayanılmaz bir boyutlara ulaşmıştır. Meslek mensupları aracılığıyla alınan beyan ve bildirimlerin sayısı hergeçen gün artmakta, bu beyan ve bildirimlerin içerikleri kolaylaşacağına zorlaşmaktadır.

Sürekli beyanname, bildirge, bildirim, form, rapor, tutanak, mali tablo hazırlamak, kontrol etmek ve her birini belli sürelerde göndermekle mükellef bırakılan meslek mensuplarının her ay yaşadıkları bu gerilimli koşuşturma, insanın fiziksel sınırlarını zorlayacak dereceye gelmiştir. Buna birde sürekli değişen mevzuatı ve iş dünyasının bizlerden  beklentilerini eklediğimiz zaman ortaya çıkan tablo hiçte iç açıcı değildir” dedi.

“ANGARYALARIN ESİRİ OLDUK”

Mali müşavirler olarak artık işlerini yapamaz duruma geldiklerini ifade eden İrken;

“Meslek mensupları adeta 8 gün ve 25 saati yaşamaktadırlar. Mali müşavirler olarak artık işlerimizi yapamaz duruma geldik, Adeta Gelir  idaresinin gönüllü memurları olduk. Sürekli artan ve giderek karmaşıklaşan iş  yükü ile karşı karşıya kaldık. İdare tarafından sürekli üzerimize yüklenen  angaryaların esiri olduk.

Gelişmiş ülkelerde iş verimini artırmak için haftalık çalışma günlerinin dört güne indirilmesi tartışılırken biz Mali Müşavirler olarak neredeyse 7/24 ofislerimize hapsediliyoruz.

Görünürde mükellef veya işverenlerden istenilmekle beraber, iktisadi ve sosyal hayata ilişkin ihtiyaç duyulan hemen her veri Mali Müşavirler aracılığıyla toplanılır hale gelmiştir.

Bu durum meslek mensuplarının zaten çok ağır bir iş yükü altında ezilmelerine sebebiyet vermekte iken bir de beyan ve bildirimleri almak için kullanılan sistemlerin sağlık çalışmaması ve yoğunluk dönemlerinde tıkanması, zamanla yarışan meslektaşlarımızın streslerini katbekat artırmaktadır.   Meslektaşlarımız, rutin dönemlerde dahi beyan ve bildirimleri sağlıklı bir şekilde hazırlayamaz hale gelmiştir.

3568 sayılı Meslek Yasamızın 1. Maddesinde Kanun’un amacı, “işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye, değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmî mercilerin istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak ve yüksek meslekî standartları gerçekleştirmek, …” şeklinde tanımlanmıştır.

Ancak, bu kadar ağır iş yükü altında çalışmak zorunda bırakılan meslek mensupları bir işletmeninin faaliyetlerini ve işlemlerini sağlıklı bir yürütmesi mümkün müdür.

Sadece Nisan ayında GİB tarafından ilan edilen vergi takviminde toplam elli altı beyan ve bildirimin verileceği açıkça görülmektedir. Bu beyan ve bildirimlerin yanında bir de en son 20 yıl önce uygulanan ve genel tebliği ile sirküleri henüz iki üç ay önce yayımlanan, hala uygulamada birçok tereddüttü barındıran enflasyon düzeltme işlemlerine ilişkin yapılacak çalışmaları da aynı takvimde tamamlanmak zorunda bırakılmasını adil ve uygulanabilir bulmuyoruz!

Resmi, idari ve hafta sonu tatilleri Ramazan Bayramı ile birleşince toplam on iki günlük tatil nedeniyle Nisan ayında çalışma günü olarak sadece on sekiz gün kalmaktadır. Bu kadar kısa süreye bu kadar beyan ve bildirimin sağlıklı bir şekilde verilmesine imkân yoktur.

Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine yaptığımız hem yazılı hem sözlü başvurularımızı dikkate alması için meslektaşlarımızın masa başında ölmesi mi gerekli!

Mali Müşavirlerin iş yükünü hafifletecek çözüm önerilerini Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine hem yazılı hem de sözlü olarak birçok kez aktardık.

Yaptığımız her görüşmede, Mali Müşavirlerin ağır iş yükü altında ezildiği, omuzlarındaki yükün artık dayanılmaz bir seviyeye geldiğini, meslektaşlarımızın beden ve ruh sağlıklarının bu yükü kaldırmadığı sıklıkla ifade edilmiştir.

Önerilerimize yıllardır sessiz kalınması sebebiyle büyüyen bu sorunların ortadan kaldırılması için beyan ve bildirimlerin sadeleştirilmesi, bilgi sistemleri alt yapılarının modernizasyonu şarttır.

Ölçüsüz bir iş yükü ve adil olmayan ücret tarifesi, mali müşavirlerin iş ve yaşam dengesini olumsuz etkiliyor ve insani yaşam hakkını ellerinden alıyor.

Sorunlarımıza ivedi olarak çözüm üretilmesi için haykıran 130 bin meslek mensubunun çığlıklarına duyarsız kalınmamalıdır. Artık mevcut işlerimizi yapamaz hale geldik, bıçak kemiğe dayandı” dedi.

“İNSANİ ŞARTLARDA YAŞAMAK BİZ MALİ MÜŞAVİRLERİN DE ANAYASAL HAKKIDIR”

Başkan İrken, insani şartlarda yaşamanın kendilerinin de hakkı olduğunu belirterek, “Hazine ve Maliye Bakanlığından her ay beyan sürelerinin uzatılmasını değil, günümüzde yapay zekâ teknolojisinin kullanıldığı bir çağda, elektronik uygulamalar aracılığıyla toplanan verilerin etkin bir şekilde sınıflandırılmasını ve yasal olarak veri talep eden kurumlarla, örneğin TUİK, Merkez Bankası ve Kamu İhale Kurumu gibi tüm kamu kurumlarıyla paylaşılmasını talep ediyoruz.

Aynı verilere dayalı olarak yapılan tekrarlı beyan ve bildirim yüklerinin hafifletilmesini istiyoruz.

Ayrıca, vergi beyan dönem ve sürelerinin, resmî tatil günleri dikkate alınarak düzenlenmesini talep ediyoruz.

Şu an meslek camiasında bir infial hali mevcuttur.

Meslektaşlarımız gece gündüz demeden rutin işlerinin yanında ay sonuna kadar kurumlar vergisi beyannamelerini yetiştirmek için uğraşmaktadırlar.

Bayram tatili nedeniyle çalışmaların sekteye uğraması, mükelleflerden bilgi ve belgenin toplanamaması sebebiyle kurumlar vergi beyannamelerinin süresinde sağlıklı bir şekilde hazırlanabilmesi mümkün değildir.

Kurumlar vergisi beyannameleri bile süresinde hazırlanıp beyan edilemeyecek durumda iken bir de bundan 17 gün sonra geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi işlemlerinin yapılmasının ve beyanname ekine bilançonun eklenmesinin istenmesi, biz mali müşavirlerin adeta cinnet geçirmesine sebebiyet vermektedir.

2024 yılı geçiş dönemi olması ve ikincil mevzuatın oldukça geç yayımlanması ve aşırı yoğunluk nedeniyle 2024 yılında geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltme işlemlerinin yapılmaması için dayanakları ile birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığı ve gelir idaresi başkanlığına yaptığımız müracaatımızın hayata geçirilmesini talep ediyoruz.

2023 yılına ilişkin Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin ve elektronik defter beratlarının yüklenmelerinin Nisan ayındaki resmî tatil sürelerinin uzun olması nedeniyle zamanında yapılması mümkün değildir.

Bu nedenle kurumlar vergisi beyannameleri ile e-defter beratlarının yükleme sürelerinin ve geçici vergi beyan süresinin uzatılması talebimizin yerine getirilmesi gerekir.

Ayrıca deprem bölgesinde devam eden mücbir sebep halinin bölgede yaşanan olağanüstü koşullar dikkate alınarak yıl sonuna kadar uzatılması ve bölgedeki mükellefler için enflasyon düzeltmesinin vergi etkisi olmaksızın uygulanması talebimizin yerine getirilmesi gerekmektedir.

Bizler, devletimiz için her türlü fedakarlığı yapan tıpkı pandemi döneminde olduğu gibi ekonominin çarklarının dönmesi için sağlımızı tehlikeye atarak üzerimize düşen görevleri yüksek sorumluluk bilinci ile yerine getiren bir meslek grubuyuz.

Devlet bizim devletimizdir. Tabi ki kriz dönemlerinde herkesin elini taşın altına koyması ve var gücü ile çalışması gereklidir. Ancak, hiçbir kamu gücünün de bir meslek grubuna bu kadar yüklenmeye, insanların psikolojilerini bozmaya hakkı yoktur.

Buradan idarecilerimize sesleniyorum. sesimizi duyun, çığlığımıza kulak verin.

Bizlerde insanız, ve herkesin olduğu gibi bizimde dinlenmeye, ailesiyle vakit geçirmeye, sosyal yaşama katılmaya hakkı var.

Gelir idaresinin bir türlü randımanlı çalışmayan sistemleriyle mi uğraşalım, sıkıştırılmış takvim içinde insan üstü bir çaba ile yetiştirmeye çalıştığımız beyanname ve bildirimleri göndermekle mi uğraşalım.

Artık bu iş yapılamaz noktadadır, biz meslek mensuplarının ,stajyerlerimizin, çalışma arkadaşlarımızın sabrı, takati , yaşama sevinci tükenmiştir” diye konuştu. (Ramazan Öztürk)