Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Mühendislik öğrencisinin aşçılık başarısı

Gündem Yayın: 31.10.2018 14:00
Yazar:
Mühendislik öğrencisinin aşçılık başarısı

Profesyonel aşçılık her geçen gün imajı yükselen meslekler arasında. Gençler ise aşçı olma yarışında. Karabük Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Hasan Semiz de bu alanda oldukça başarılı. Mühendislik öğrencisi Hasan Semiz hünerlerini 2. Safran Festivali kapsamında düzenlenen yemek – tatlı yarışmasında gösterdi ve birinci olarak dikkatleri üzerine çekti.

 “AŞÇILIĞA OLAN İLGİM KÜÇÜKLÜKTEN BAŞLADI”

Aşçılığa ilgisinin çocukluktan başladığını belirten Semiz, ilkokul dördüncü sınıftan itibaren kitaplara bakıp tarifler denediğini söyledi.  Ailesinin olumsuz tepkilerine rağmen aşçılığa olan ilgisinin hiç bitmediğini ve azimle devam ettiğini ifade eden Hasan Semiz, uyguladığı tarifleri insanlara tattırmayı çok sevdiğini dile getirdi.

“GASTRONOMİ KULÜBÜ’NÜN AÇILMASINA ÖNCÜLÜK ETTİM”

Üniversiteyi kazandığı yıl okuldaki kulüp etkinliklerine göz atan Semiz, Gastronomi Kulübü’nün açılmadığını fark edip kendisinin de başkanlığını yaptığı kulübü 2016 yılında arkadaşlarının desteğiyle kurduğunu belirtti.  Semiz, sosyal sorumluluk projelerinden özel eğitimli öğrencilerle birlikte yemek eğitimleri gibi birçok projede yer aldığını belirterek yardıma muhtaç kişilere aş evi etkinlikleri, geleneksel şehir dışı gezileri ve Safranbolu’da bir otelde baş aşçı olan Mahir Ustanın tarifleri ve yapımıyla ilgili etkinlikler düzenlediklerini vurguladı.

Gastronomi Kulübü’nün bu sene Safranbolu Kültür Eğitim Merkezi (SAKEM) Arslanlar Şubesi’nde aşçılık kursuna başladığına değinen Semiz, Safranbolu Belediyesi ile ortaklaşa yaptıkları bu kursta çeşitli dünya mutfakları ve Osmanlı mutfağından profesyonel olarak eğitimler verildiğine dikkat çekti.

“KENDİ AÇTIĞIM KAFEMDE TARİFLERİMİ ÇIKARMAK İSTİYORUM”

Daha çok aperitif yemek tarifleriyle ilgilendiğini söyleyen Hasan Semiz, aşçılığın kendisi için bir hobi olduğunu aktardı. Semiz, ilerleyen yaşlarında ise mühendislik mesleğini yaparken kendine küçük bir kafe açıp tariflerini çıkarmayı hedefliyor.

“İSMİM SÖYLENDİĞİ ZAMAN ÇOK MUTLU OLDUM”

Safran Festivali kapsamında düzenlenen Safranlı Yeni Lezzetler Yemek ve Tatlı Yarışması’nda “Safranlı Kurabiye” ile birinci olan Hasan Semiz, yarışmada profesyonel çok fazla kişinin olduğunu ve başlarda umudunun olmadığını dile getirdi. “Safranlı Kurabiye” tarifinin kendi tarifi olduğunun altını çizen Semiz, şimdiye kadar kime tattırdıysa olumlu dönüş aldığını ve kurabiyenin birinci olabilmesi konusundaki ön yargıların da önüne geçtiğini aktardı.

İlk başta yarışmaya katılmayı düşünmeyen daha sonra şansını denemek için son anda karar veren Semiz, “Üçüncü veya ikinci olurum diye düşünüyordum. Şöyle söyleyeyim, üçüncü açıklandı ben değildim. İkinci açıklandı ve yine ben değildim. Hayırlısı olsun, nasip değilmiş dedim. Birinci açıklandığında, benim ismim söylendiği zaman çok mutlu oldum ve çok heyecanlandım.” diye konuştu.

“SEVDİĞİN İŞİ YAPARSAN ÖMRÜN BOYUNCA ÇALIŞMAZSIN”

İnsanın sevdiği mesleği yaptığında yorulmayacağının altını çizen Semiz, “Tabi ki yorulduğum zamanlar da oluyor, denediğim tarifleri lezzetli bir şekilde çıkardığımda motive oluyorum. Dediğim gibi yemek yapmaktan, yaptığım şeyleri başkalarına ikram edip onların memnun olmasından sevinç ve gurur duyuyorum. Her işin kötü ve iyi yanları var ama önemli olan mutlaka sevilen işin yapılması.” diye konuştu.

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Çocuğu susturmada kullanılan ‘ekran’, beyinde kalıcı hasar bırakıyor

Sağlık Yayın: 19.04.2024 12:00
İhlas Haber Ajansı

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, ebeveynlerin çocukları susturmak için kullandığı telefon, tablet ve TV gibi ekranların, beyin gelişimini olumsuz etkileyerek otizm, atipik otizm, hiperaktivite ve dikkat eksikliği gibi birçok hastalığı tetiklediğini söyledi.

Birçok ebeveyn, çocuklarını enerjisini atmaya yardım etmek yerine teknolojik ekranları kullanarak çocukları susturmayı oyalamayı tercih ediyor. Uzmanlar, anne karnından itibaren ekran radyasyonuna maruz kalan çocukların ekrana bağımlı bir şekilde gerçek dünyadan uzak büyümesinin beyinde ciddi problemlere yol açtığına dikkat çekerek, 2 boyutlu yaşam yerine 3 boyutlu yaşamın önemine dikkat çekiyor. Medicana Sağlık Grubu doktorlarından Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, ekran bağımlılığının oluşturduğu olumsuz etkiler dolayısıyla uyarılarda bulunarak, doğru bir beyin gelişimi için ebeveynlere düşen görevleri sıraladı.

“2 yaşına kadar çocuklarda ‘sıfır ekran’ olmalı”

Çocuklarda beyin gelişiminin anne karnından başlayıp, 2 yaşının sonuna kadar devam ettiğine dikkat çeken Medicana International Samsun Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, “Tüm ebeveynler, çocukların enerjisine yetişebilmekte güçlük çekiyor. Çalışma temposu, bahçe imkanı olmaması, parka gidememe, hava şartları gibi etmenler çocukların enerjisini atmada engel oluşturabiliyor. Bunun yanı sıra pandemide birçok çocuk da teknolojiye düştü. Beyin, gelişim sürecine anne karnından başlar, doğumdan 2 yılsonuna kadar gelişiminin yüzde 99’unu tamamlar. Anne hamilelik döneminde bile çok fazla radyasyona maruz kalmamalı. Buna ek olarak doğum sonrası 2 yaşına kadar çocukların teknolojiden uzak durması gerekiyor. Çok ciddi bir şekilde ekranın ‘sıfır’ olması önemli. 3 aydan itibaren farkındalık artar. Dış uyaranları fark eden çocuk bu zaman itibariyle 3 boyutlu şeylerin farkına varır. Sevgi gösterilmesi, meyve, sebze, oyuncaklarla vakit geçirmek ve dokunma duyuları beyni geliştirir. Bunları yapmayı bırakıp, ekran gösterir, dokunamadığı, hissedemediği, koklayamadığı 2 boyutlu bir yaşama maruz bırakırsanız, çocuğun beyni o şekilde yönlendirilir ve dünyadan soyutlanır. Dünyayı 3 boyutlu değil de 2 boyutlu yaşamaya devam eder” dedi.

“Çocuklar kendilerini çizgi film karakteri sanıp, ona göre hareket ediyor”

Gerçek dünyadan uzakta, ekran maruziyeti ile büyüyen çocuklarda davranış ve kişilik bozukluklarının yaşandığına değinen Uzm. Dr. Mustafa Alper Aykanat, “Bazen haberlerde çıkıyor, kendisini örümcek adam, Süperman ya da çizgi film karakteri sanan çocuklar olabiliyor. Bu çocuklar kendilerini çizgi film karakteri sanarak, olmaması gereken hareketlerde bulunabiliyor. Bu tür şeyler çocuğun beyninde tamir edilemeyecek ciddi travmalara ve algı bozukluğuna yol açıyor. Ekran bağımlılığına müsaade eden aileler, çocuklarını ekrandan uzaklaştırdıklarında madde bağımlısı gibi reaksiyon alıyorlar. Ekranın çocukları nasıl etkilediğini, ekrandan uzaklaştığında nasıl çılgına döndüklerini gören ebeveynler bunun zararının farkına varıyor. Ben çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olarak 3 yaşına kadar ekranı kesinlikle önermiyorum. Çocukla 40 dakikada boyunca oturup oyun oynayın, resim yapın, boğuşun, güldürün ve efektif zaman geçirin. Çocukların fiziksel aktivite ile enerjisini atmak büyük önem arz ediyor” diye konuştu.

“Ekran bağımlılığı otizm, atipik otizm, hiperaktivite, dikkat eksikliği gibi birçok hastalık oluşmasını tetikliyor”

Birçok hastalığın tetiklenmesinde ekran bağımlılığının ilgisi olduğuna da vurgu yapan Aykanat, şunları söyledi:

“Çocuğun enerjisi fiziksel aktiviteye rağmen hala var ise de çeşitli dokunma egzersizleri yapılabilir. Oyun hamuru ya un ile gıda boyası kullanılarak hamur yaptırarak, el becerilerini geliştirecek şekilde oynamaları ya da çamurla oynamaları da etkili bir yöntem olabilir. Çocukların enerjilerini doğru bir şekilde atmak gerekir. Teknoloji çocukların beyin gelişimini olumsuz etkileyerek otizm, atipik otizm, hiperaktivite, dikkat eksikliği gibi birçok hastalık oluşmasını tetikliyor. Bilimsel araştırmalarda bahsediliyor. Ekranlarda çocuğa ve erişkinlere özel dalga boyları var. O yüzden erişkinler dizi izlerken hipnotize olur, reklamda kendine gelir, kanal değiştirmeye çalışır. Çocuklar da ise tam tersi, reklamlardaki dalga boyu çocuklara özel olduğundan çocuklar da reklama kitlenir kalırlar. Çocukların beynini ekran marifeti ile bizim görmediğimiz dalga boylarıyla maalesef çok ciddi zararlar veriliyor.”