Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Kurtoğlu’na Cevap Eğitim-BirSen’den Geldi

Gündem Yayın: 18.08.2016 14:43
Yazar:

“ Ey Ahmet Turgut Kurtoğlu, Kardeşlik Ortamını Bozmaya Çalışan Yağmacılara Fırsat Vermeyeceğiz”

 

Türkiye Kamu-Sen  İl Temsilcisi ve  Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Ahmet Turgut Kurtoğlu tarafından geçtiğimiz günlerde yapılan “FETÖ/PDY yapılanmasının kaçak Hava Kuvvetleri İmamı olarak kamu oyuna yansıyan ve hala aranmakta olan Adil Öksüz’ün kardeşi olduğu iddia edilen bir akademisyenin Karabük Üniversitesinde bölüm başkanı yapılmak istenip istenmediğinin kamuoyuna açıklanmasını istedi” şeklindeki açıklamasına Memur-Sen’e bağlı Eğitim Bir-Sen Karabük 2 nolu Şube Başkanı Serdar Yüce’den cevap geldi.

Yüce Kurtoğlu’nu  kardeşlik ortamını bozan yağmacı olarak nitelendirirken şu açıklamayı yaptı: “Öncelikle 15 Temmuz’da FETÖ eliyle gerçekleşen menfur Darbe girişimine ilk ve en etkili karşı duruşu göstermiş bir sivil toplum örgütü olmanın sorumluluğuyla, darbe girişimi sonrasında oluşan kardeşlik ortamını çok ama çok önemsediğimizin altını çizmek isteriz. Ülkemize yönelen dış ve iç kaynaklı yoğun saldırılardan ancak birlik ruhuyla çıkabileceğimizi biliyor ve bu girişimi durdurmak için canları pahasına meydanlara inen milletimizi minnet ve şükranla selamlıyoruz.

Fakat bu kardeşlik ortamında bile tam bir ‘yağmacı’ tavrıyla kişisel hesapları, kinleri, intikam arzuları ile sağa sola saldıran insanların, bu ortamı zehirlediğini düşünüyoruz. Darbe girişiminden ancak beş gün sonra olana bitene tepki verebilmiş insanların, bir tür suçluluk psikolojisiyle kendi cürümlerini dikkatlerden kaçırmak için onu bunu suçlamaları çok eskimiş bir taktiktir. Buna rağmen bu necip milletin, ferasetiyle kimin ne yaptığını gayet iyi bildiğine tüm kalbimizle inanıyoruz.

Ülkemizde ve şehrimizde oluşan kardeşlik ortamına bir katkısı olacağı inancıyla, bu ortamı şahsi hesapları için provoke eden insanlara açık bir cevap verme zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Ülkemizin ve şehrimizin en büyük kıymetlerinden biri olan Karabük Üniversitesini, onun eski ve mevcut rektörlerini sistematik bir biçimde hedef alarak kendi hesaplarına kara bir kazancın peşine düşen zevat bu karalama kampanyasından hiçbir şey elde edemeyecektir.

Üniversitede akademik ve idari personelin büyük bir kısmını temsil eden Eğitim Bir Sen ve Üniversitemiz,Darbe girişiminin gerçekleştirildiği gecenin ilk saatlerinde bu girişimin karşısında olduklarını açıklamış ve mensuplarını meydanlara davet etmiştir. 25 gün süren Demokrasi Nöbetlerine tüm imkânları ve personeliyle iştirak eden, bünyesinde yapılması gereken temizliği ilk günden itibaren hassasiyetle gerçekleştiren KarabükÜniversitesi’nin mensubu olmaktan gurur duyuyoruz.

Karabük Üniversitesi ülkemizde en hızlı gelişen ve çalışma ortamı bakımından ülkemizin en huzurlu üniversitelerinden birisidir. Şahsi husumetleri hesabına, Darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ’nün ağzıyla ve onun amacına hizmet edecek şekilde üniversitemizi hesaba çekmeye cüret gösterenlerden şu soruların cevabını verebilecek cesareti de göstermelerini isteriz.

FETÖ şer odakları tarafından Darbe girişiminin gerçekleştirildiği 15 Temmuz gecesi nerelerdeydiniz? Sendikalar ancak demokrasilerde varken demokrasiye sahip çıkan milletle birlikte neden meydanlara inmediniz? 20 Temmuz’a kadar neyi beklediniz?

“Bu bir darbe değil, tiyatro!” diye paylaşım yapan yöneticilerinizle aynı düşüncede olduğunuz için mi meydanlara inip darbeye karşı çıkmadınız?  “Asker darbe yapmaz!Böyle diyen geri zekâlıdır!” diye açıklama yapan yöneticilerinizle aynı kanaati mi paylaşıyorsunuz?

Siz, bu iftiralarınız ve temelsiz iddialarınızla üniversitemizde yapılan temizliğin önünü almayı, dikkatleri dağıtarak size yakın birtakım FETÖ mensubu unsurları korumayı mı amaçlıyorsunuz?

Kamuoyuna yaptığınız açıklamada ‘sizi teselli eden tek şeyin ordu mensupları içerisindeki çoğunluğun demokrasiden yana tavır alması ve soğukkanlı tutumları’olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Peki demokrasinin yegâne güç merkezi millet, onu muhalefeti ve iktidarıyla temsil eden siyasiler, üzerine yağan bombalara rağmen teslim olmayı reddeden meclis sizi teselli edenler arasında dikkate değer bir derece alamamış mıdır? Açıklamanın sonlarına doğru geçiştirme kabilinden yer verdiğiniz milletin feraseti ve cesaretini bir yana koyarsak millete, siyasete ve meclise bu kadar kör oluşunuzun sebebi nedir?

Açıklamanızda yer verildiği gibiTürk Silahlı Kuvvetlerinin millet nezdinde son derece saygın ve mümtaz bir yeri vardır. Kurumsal anlamda toplum vicdanında yara almaması gerekir elbette. Peki diğer bütün devlet kurumları ve bilhassa üniversiteler gibi Karabük Üniversitesi de millet nezdinde saygın olma ve toplum vicdanında yara almadan yoluna devam etme hakkına sahip değil midir? Üniversiteler ve Karabük Üniversitesi bu milletin üvey evladı mıdır ki her önüne gelen ipe sapa gelmez iddia ve iftiralarla onun saygınlığına gölge düşürebilsin?Üniversitelere düşmanlığınızın bilim ve gerçek ile ilgili sorunlarınız olduğunu akla getirmesi normal değil midir?

Akıl sağlığı yerinde ve milletini gerçekten seven hangi insan ülkesinin, hele de şehrinin güzide bir kurumunu ve yöneticilerini birilerinin kulağına sufle ettiği gerçeklikten uzak iddialar yahut masal artığı iftiralarla gazetelerde itham eder? Soruyormuş? Size de son sorumuzu soralım o zaman: Bu hırçınlığınızın ve iftiralarınızın altında kazanamamış olmanız mı yatıyor? Şu yakın zamanda hangi beklentiniz gerçekleşmedi mesela? Zira açıklamalarınızdan anlaşılıyor ki epey rahatsızsınız.

Milletimiz bilsin ki aba altından sopa gösteren hiç kimseye fırsat verecek değiliz. Üniversitemizde temsil ettiğimiz üyelerimizin ve tüm üniversite çalışanlarımızın içerisinde bulunduğu huzur ve barış ortamını korumak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Ülkemizde ve şehrimizde oluşan barış ve kardeşlik ortamını korumayı temel sorumluğumuz sayıyoruz. Suyu bulandırarak menfaat devşirmek isteyenler karşılarında her zaman milleti ve milleti temsil eden bir sivil toplum kuruluşu olan Eğitim Bir-Sen’i bulacaklardır.”

 

 

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Hamsi ihracatında sona doğru

Ekonomi Yayın: 28.03.2024 20:00
İhlas Haber Ajansı
Hamsi ihracatında sona doğru

Türkiye genelinde bu yılın Ocak-Şubat döneminde 18 ülkeye yapılan hamsi ihracatından 577 bin 463 kilogram karşılığı 2 milyon 119 bin 896 dolarlık döviz sağlandı.

En fazla hamsi ihracatı 524 bin 936 dolar ile Belçika’ya, 401 bin 109 dolar ile Amerika Birleşik Devletleri’ne 368 bin 287 dolar ile Fransa’ya yapılırken geçen yılın aynı döneminde ise 19 ülkeye 303 bin 752 dolar karşılığı 1 milyon 569 bin 373 dolarlık ihracat yapılmıştı.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, hamsiyi ayıklanmışın yanı sıra artık konserve olarak da ihraç edilmeye başlandığını söyledi. Bu sezon hamsi ihracatının önceki sezona göre daha verimli geçtiğini belirten Gürdoğan, 15 Nisanda başlayacak olan av yasağı nedeniyle hamsi ihracatında bundan sonra herhangi bir hareketlilik beklemediklerini kaydetti.

Hamsi ihracatında miktar bazında yüzde 90 artış yaşadıklarını ifade eden Gürdoğan, “2024 yılı Ocak-Şubat döneminde hamsi ihracatından 2 milyon dolar civarında bir gelir söz konusu. Değer bazında yüzde 35, miktar bazına baktığımız zaman ise yüzde 90 arttı. 2023 yılında ise değer bazında 1 milyon 569 bin dolar iken aynı zamanda miktar bazında da 303 bin 752 kilogram olarak gerçekleşmişti. Hamsi ihracatı en fazla Amerika Birleşik Devletleri, AB Almanya, Belçika gibi ülkelere yapılırken verim açısından geçen seneye göre daha iyi. 15 Nisanda av yasağı başlayacak bunun için hamsi ihracatında herhangi bir hareketlilik beklemiyoruz” dedi.

“Balık av sezonu erken başlamasın”

Hamsi sezonunun boy konusu dikkate alınarak daha geç başlamasından yana olduklarını belirten Gürdoğan, “Hamsi avında boy konusu dikkate alınarak sezona erken değil daha geç başlatılmasının altını çizmek istiyoruz. Çünkü gelecek nesillere aktarmak adına var olan hamsi stoklarını korumak gerekirse avlanma tarihleriyle oynamamız gerektiğini belirtmek isterim. Özellikle balıkçılıkla geçinen sektör temsilcilerimiz yeterli balık bulamamalarından dolayı Afrika, Moritanya gibi ülkelere avlanmaya gittiklerini belirtmek isterim. Dolayısıyla elimizdeki stokları çok daha verimli kullanmak adına körfez balıkçılığı dediğimiz ufak balıkların büyütülme konusundaki çalışmalara ağırlık vermeliyiz. Örneğin istavrit olmak üzere diğer balık çeşitlerini büyütmek için KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesinde uygulamalar neticesinde özellikle Japonya’daki yarım ada, deltalardaki sistemle büyütüp katma değerli ürünler elde etme çalışmalarını başlatmamız lazım. Bunun örneği Japonya, Norveç’te çok yaygın. Biz sadece denizdeki balıkları olduğu gibi avlıyoruz, onları büyütme konusunda çalışmaların başlamasını arzu ediyoruz” diye konuştu.

Hamsinin ayıklanmış olarak ihracının yanı sıra artık konserve olarakta göndermeye başladıklarını kaydeden Gürdoğan, “Hamsiyi ayıklanmış olarak da yolluyoruz. Artık konserve olarak da yollamaya başladık. Dolayısıyla katma değerli ürünler olarak yollandığı için rakamlarda da artış oluyor. Dünyadaki sistemlere entegre olduğumuz zaman uzun vadede yani dayanıklı tüketim malları haline getirilmesi gerekiyor konserve gibi dondurulmuş ürenler gibi. Dolayısıyla hamsiyi taze olarak uzak yerlere yollayamayacağımız yerlere soğuk zincirle göndermemiz çok daha rantabl olduğunu miktarda ve ihracatta artış olmasını gözlemliyoruz” ifadelerini kullandı.