Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

KIBRIS’TA ÇÖZÜM OLUR MU?

Köşe Yazıları Yayın: 11.09.2019 08:45

Kıbrıs adasında 1968 yılından beri devam eden müzakereler sürecine bakıldığında taraflar arasında yapılan görüşmelerin hiçbirisinden bir sonuç alınamamıştır.

Her defasında yeniden başlayan bu süreç öncesine bakıldığında ise, Rum tarafının kabul edilmesi mümkün olmayan talepleri, Türk tarafının hak ve hukukunu gasp eden yaklaşımıyla karşılaşılmıştır.

Şurası öylesine açık ve nettir ki; Rumlar müzakereler döneminin hiç birisinde talep ettikleri parametrelerden  bir adım dahi geri atmamıştır.

Pekiyi Rum tarafının çözüm adına ortaya koymuş oldukları bu parametreler nedir? Hangi konu başlıklarını içermektedir?

Rum tarafının çözüm adına ortaya koydukları, her müzakere döneminde hiçbir şekilde vazgeçmedikleri en önemli konu; Türkiye’nin ada üzerindeki garantörlük hakkının ortadan kaldırılması ve Türk askerinin adayı terk etmesidir.

Kıbrıs’ta 1974’te yaşanan savaş sonrasında adanın güneyine göç eden Rumların yeniden kuzeye dönmeleri çözüm olabilmesi için onlar adına ikinci öncelikli konudur.

Hiçbir müzakere sürecinde Kıbrıs Türk Halkının siyasi ve ekonomik yönden eşitliği, bağımsızlığı, ada üzerindeki yaşam hakları bu sürecin hiçbir döneminde adaletli bir şekilde görüşme masasında ele alınamamış, her defasında Rum tarafının türlü engellerine takılmıştır.

Adada her müzakere döneminde konu edilen kapalı Maraş bölgesi, Ercan havaalanının uluslararası uçuşlara, Gazimağosa derin limanının uluslararası kullanıma açılması da; çözüm sürecine damgasını vuran konular olmuş ama her defasında Rum tarafının olumsuz yaklaşımları nedeniyle bu konularda da bir sonuç alınamamıştır.

Günümüz dünyasına bakıldığında kendi vatanında yaşayan bir toplumun, ona komşu bir diğer toplum tarafından bu kadar izole edildiği, her türlü yaşam hakkının türlü tuzaklarla engellendiği bir coğrafya yoktur.

Kıbrıs Türk’ü halen doğup, büyüdüğü topraklarda izole bir hayat yaşamakta, anavatan Türkiye’nin tanıması, koruyup kollamasından başka bir güvencesi bulunmamaktadır.

Böylesi bir duruma çözüm bulunabilmesi için BM ve AB çatısı altında yapılan görüşmelerden de hiç bir sonuç alınamamış, bunun dışında bölge ve bölge dışındaki ülkelerin çözüm gayretlerinden de bir sonuç çıkmamıştır.

Adada yaşanan bu olumsuzluklara özellikle son iki yıldır eklenen Doğu Akdeniz ve ada çevresindeki enerji yataklarının kullanımı konusuyla ilgili anlaşmazlıklar, bu çözümsüzlüğü yeni bir zemine ama özellikle emperyalist güçlerin bölgeden enerji payı kopartmaları sürecine taşımıştır.

Artık Kıbrıs adasındaki çözüm, sadece ada üzerinde garantörlük hakları olan ülkeleri değil, bölgenin enerji yataklarının kullanımı nedeniyle Rumlarla anlaşmalar yapan diğer ülkeleri de ilgilendirmektedir.

2 yıl önce Kıbrıs konusuna çözüm bulmak amacıyla Crans Montana’da yapılan son müzakerelerden de bir sonuç çıkmayınca; bu defa da özellikle Doğu Akdeniz’de yaşanan enerji sorunuyla ilgili gergin bir sürece girilmiştir.

Bu süreç devam ederken, taraflar arasında çözüme odaklı görüşmelerin yeniden başlayabilmesi için geçtiğimiz ayın 9’unda her iki tarafı temsilen liderler seviyesinde bir toplantı yapılmış, daha sonra bu görüşmelere BM geçici özel temsilcisi de katılarak resmi görüşmelerin başlayabilmesi için zemin hazırlıklarına başlanmıştır.

Kıbrıs konusuyla ilgili 60 yıldan bu yana süren anlaşmazlıkların temelinde Rum tarafının kendi isteklerinin dışında hiçbir konuda çözüme yanaşmaması vardır.

Aslında Rum tarafı AB’ye üye yapılmakla, yıllardan beri uluslararası camia tarafından Kıbrıs’ın yasal hükümeti gibi muamele görmekle adada istedikleri her şeyi elde etmişlerdir.

Onlar için bir tek şey kalmıştır! O da yeniden adanın kuzeyine dönmek, Türkiye ve Türk askerinden kurtulmaktır. Bu nedenle adanın kuzeyinde yaşayan Türklerin neler çektikleri, onların izolasyonu, tanınıp tanınmamaları, gelecekleri, adadaki yasal hak ve hukukları onlar için bir şey ifade etmemektedir.

 Zaman; Rum tarafı için adada yaşanan süreci kendi lehlerine kullanmak amacıyla kullandıkları en önemli silah, Türk tarafı içinse geleceğin bilinmezlerini içeren problemler karmaşası olmuştur.

Kıbrıs’ta yarım asrı çoktan aşan bu süreçte yaşananlara bakıldığında taraflar arasında mutabakat sağlayan bir çözüm olabilmesi çok zor, hatta imkânsızdır.

Artık Kıbrıs konusuyla ilgili çözüm olacak diye bir 60 yıl daha beklemeye ne Türkiye’nin, ne de KKTC yönetiminin bir sabrı kalmamıştır.

Bu yılın Eylül ayında başlaması planlanan yeniden müzakere sürecinden de çözümsüzlükle çıkılması, böylesi bir son olması; Türkiye ve Kıbrıs Türk Halkı için zamanı problemler karmaşasından çıkaracak açık ve net yepyeni adımların atılmasını gündeme getirmelidir.

Özellikle Türkiye’nin atacağı yeni/öncelikli adımların en başında adanın kuzeyinde kurulu, 35 yıldır dimdik ayakta duran KKTC devletininuluslararası camiada tanıtılması olmalıdır.  Bu adım;yıllardan beri Rumların Kıbrıs Türk’üne uyguladığı her türlü insanlık dışı ambargolara son vereceği gibi, yıllardır çözüm sürecini engelleyenRum tarafına da hakettiği yanıt olacaktır.

Böylesi bir adım, aynı zamanda Türkiye’nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki varlığına, bölgesel enerji kaynakları üzerindeki hak ve hukukuna ayrı bir güç katacak ama en önemlisi Kıbrıs konusunda aranan çözüm de böylece sağlanmış olacaktır.

 

       Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

  10 Eylül 2019

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Taha Akgül: “Olimpiyatlarda hedefim ikinci kez altın madalya almak”

Spor Yayın: 20.04.2024 12:36
İhlas Haber Ajansı

Milli güreşçi Taha Akgül, Paris 2024 Yaz Olimpiyatları’nda ikinci kez altın madalyayla dönmek için hazırlıklarını sürdürüyor.

Serbest Güreş Milli Takımı’nın teknik kadrosu, Paris 2024 Yaz Olimpiyatları öncesinde kamp çalışmalarını Kastamonu’da tamamladı. Kastamonu Milli Takımlar Olimpiyat Hazırlık ve Kamp Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirilen kampa katılan milli güreşçi Taha Akgül de geçirdiği sakatlığın ardından yoğun bir tedavi programı sonrası tamamen iyileşerek çalışmalara başladı.

“Rusya A Milli Takımı ile kampımız olacak”

Kastamonu Milli Takımlar Olimpiyat Hazırlık ve Kamp Eğitim Merkezi’nde çalışmalarını sürdüren Taha Akgül, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine yaptığı açıklamada, “Allah’a şükür Kastamonu’da hazırlık kampında her şey iyi gidiyor. Sakatlığım da tamamen geçti diyebilirim. Kendi adıma güzel bir hazırlık kampı geçirdik. Olimpiyat vizesi almayan 4 sıklet diğer arkadaşlarımız da kalifikasyon müsabakalarına hazırlandılar. Onlara da moral olduk. Birlikte kampa hazırlandık. Onları da en iyi şekilde hazırladığımızı düşünüyorum. İnşallah 4’te 4 yaparız. Güreş olarak biz 6 sıklette 6 kotayla gitmek istiyoruz. Şu anda 4 tane eksiğimiz var. İnşallah genç arkadaşlarımız bu eksikleri tamamlayacaklar. Genç bir kadromuz var. Bizler de bu kadronun en tecrübeli isimleriyiz. Olimpiyatlara da 3 ay gibi kısa bir zaman kaldı. Bu 3 ayı en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. Gelecek ay Rusya A Milli Takımı ile kampımız olacak. Onlar da Dünyanın en iyi takımı. Onlarla orada ikili kamp yapmanın özellikle genç kardeşlerimiz açısından çok faydalı olacağını düşünüyorum. Bana da çok faydası olacak. Ben de antrenman partneri sıkıntısı yaşıyorum. Bu açığı da iyi güreşçilerle antrenman yaparak kapatmayı planlıyoruz. Olimpiyatlarda hedefim ikinci kez altın madalya almak. Bunun için gecemi gündüzüme katıyorum” dedi.

“Kastamonu bize uğurlu geldi”

Kastamonu’nun kendilerine uğurlu geldiğini söyleyen Akgül, “Kastamonu bize uğurlu geldi. Kastamonu’nun manevi havasını iyi biliyoruz. Şeyh Şaban-ı Veli Hazretlerinde duamızı ettik, kurbanımızı kestik. Ben bunun bize fayda sağlayacağını düşünüyorum. Buradaki kampımız sonrasındaki Avrupa şampiyonluğu yolculuğumuz çok iyi geçmişti. Arkamızda bir güç bir dua vardı. Bunun Kastamonu’nun havasından olduğunu düşünüyorum. Biz Kastamonu’yu olimpiyatlardan önce tekrar değerlendireceğiz. En az 2 kamp daha gelmeyi düşünüyoruz. Kondisyon ve kuvvet kamplarını Kastamonu’da yapmayı planlıyoruz. Artık bizler de Kastamonu’nun birer evladı olduk” diye konuştu.

Abdullah Çakmar: “Taha ile Paris Olimpiyatlarında ikinci şampiyonluğu kazandırmak istiyoruz”

Serbest Güreş A Milli Takım Teknik Direktörü Abdullah Çakmar ise, Taha Akgül ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak, “Taha tedavi oldu. Hem fizik tedavi hem de kök hücre tedavisi oldu. Şu an durumu çok iyi. Kastamonu’da çok iyi çalışma yaptı. Taha, Rio olimpiyatlarında altın madalya alan tek güreşçimiz. Takım kaptanımıza 2024 Paris Olimpiyatlarında ikinci şampiyonluğu kazandırmak istiyoruz. Şu an tek olan olimpiyat. 11 kez Avrupa şampiyonluğu, 3 dünya şampiyonluğu var. İnşallah bizler bunu da 2 altın madalya yapmak istiyoruz. Taha’yı anlatmaya gerek yok. 150 yıllık başarıya imza attı. Serbest güreşte Yaşar Doğu’nun 3 Avrupa şampiyonluğu varken Taha’nın 11 Avrupa şampiyonluğu var. Olimpiyatlara güzel bir şekilde çalışıyoruz. Taha burada genç arkadaşlarımıza rol model oluyor, abilik yapıyor. Güzel bir aile olduk. İnşallah olimpiyatlara güzel bir şekilde gitmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.