Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

KIBRIS’TA BÜYÜK FİNALE DOĞRU..!

Köşe Yazıları Yayın: 02.09.2019 10:34

Kıbrıs konusuyla ilgili geçen yıl sona eren müzakereler sürecinin yeniden başlayabilmesi için ilk temas geçtiğimiz Ağustos ayında yapılmış, Rum ve Türk tarafını temsil eden liderler Lefkoşa’da yeniden bir araya gelmişlerdi…

Bu görüşmede her iki tarafı temsil eden liderler anlaşmış olacak ki, Eylül ayının sonuna doğru ama bu defa BM gözetiminde resmen görüşmeye başlayacaklar.

Anlaşılan o ki, Kıbrıs sorunu BM kazanında yeniden kaynayacak!

1968 yılından beri kaynayan bu kazandan her defasında Kıbrıs Türklerinin hakları buharlaşarak çıktığından bir sonuç alınamamıştı…

Bu defa Kıbrıs’ta büyük finaledoğru giden yoldane olacak bilinmez ama esas olan bu zeminde yapılacak görüşmelerden çıkacak kararlara Türkiye’nin bakışı/tavrı nasıl olacak? Önemli olan da budur.

Rum basınında yayınlanan haberlere göre ise:

“ BM Genel Sekreteri Guterres tarafından tasarlanan rotada; Eylül ayında başlayacak görüşmeler sonrasında Kıbrıs sorunu 15 Kasım’da Referans Şartlarında Duraklayacak ve 10 Ocak’ta İki Kesimli İki Toplumlu Federasyonda Sona Erecek.”  Başlığıyla ilk sayfadanhaberler çıkmıştır.

Kıbrıs sorununun, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından belirlenmiş iki takvimle birlikte:

İlk durağın 15 Kasım 2019 olduğunu ve liderlerin bu tarihte, bir sonraki adımların atılmasına izin verecek olan referans şartlarında bir sonuca varmalarının gerektiğine,

İkinci belirleyici tarihin ise; BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs sorunuyla ilgili raporunun yayımlanacağı 2020 yılının Ocak ayının ilk 10 günü içerisinde olduğuna dikkat çekilmiştir.

Güvenilir diplomatik çevrelerden gelen haberlere göre ise:

Kıbrıs sorununda şu an gerekli olan şeyin, özellikle tüm taraflarda siyasi irade bulunduğunu ancak yeni bir başarısızlık durumunda, “Kıbrıs sorunu gemisinin bilinmeyen sularda hareket edeceğini, liderlerin de bunun seyriyle ilgili ciddi bir söze veya role sahip olmayacakları” yönündedir.

“Diplomatik bir kaynağa” dayanarak, Rum basınına düşen haberde ise; BM’nin bu şartlar altında, New York’taki bir üçlü görüşmeden çok daha fazlasını istediğini belirtilmiştir. “Bazı diplomatik kaynakların”, Ekim ayı içerisinde iki kesimli iki toplumlu federasyonun akıbeti açısından son bir şans daha ortaya çıkabileceğine inandıkları aktarılmıştır.

  Rum basınında çıkan haberlerin devamında:

  İki tarafta yapılan “nabız yoklamalarına” göre;

“1. Birleşmiş Milletler (BM) Eylül ayı sonuna doğru New York’ta yapılacak üçlü görüşmeyi, Ekim ayı ortasında veya sonunda gayrı resmî bir beş taraflı toplantı yapılması açısından değerlendirmeyi hedeflemekte olup. Beşli toplantıda süreç ayrıntılı bir şekilde ele alınacak ve yapılandırılmış bir diyalog gerçekleştirilmesi için bütün gerekli ayrıntıların masaya konulması istenecektir.

  1. Başarılı olunması durumunda, Kıbrıs sorununun Guterres çerçevesinin öngördüğü nihai ‘al-ver’le kapanması için, Kasım ayı içerisinde CransMontana tipinde beş taraflı bir konferans toplanacaktır.
  2. Beşli konferansın sonucu temelinde, referandumların gerçekleştirilmesi tarihi belirlenecektir.”

Yukarıdaki haberlerden anlaşıldığı gibi Kıbrıs konusuyla ilgili gelişmelere, güncel konu haberlerine ulaşmak ancak Rum basınını takip etmekle mümkün olabilmektedir.

       Ne yazık ki, bizim basın haberlerinde Kıbrıs konusunun güncel gelişmelerini bulmak pek de mümkün olmamaktadır!

Ancak, Görünen odur ki, bu yılın sonuna doğru Kıbrıs konusunun çözümü için önemli bir süreç bizleri beklemektedir.

Hele ki, bu süreç sonunda müzakerelerden olumlu bir sonuç çıkarda bu sonuç; her iki taraf için referandum tarihini halkın önüne getirecek olursa, yarım asrı aşkın bir süreden beri devam eden Kıbrıs sorunu sona erecek midir?

Bu soruyu yanıtlamak çok da kolay değildir! Kaldı ki, Sürecin sonunda Kıbrıs Türk tarafının kazanabileceği pek bir şey de olmayacaktır!

Çünkü:

Hala Kıbrıs Türk tarafını siyasi eşitlik temelinde görmeyen, bugüne değin her müzakere döneminde Kıbrıs Türk tarafına azınlık hakları ötesinde bir şey vermeyi dahi düşünmeyen, Akdeniz ve ada çevresinde mevcut enerji kaynaklarının zenginliğini Türklerle paylaşmaya yanaşmayan, Türkiye’nin ada üzerindeki garantörlük hakkının olamayacağını, adadaki Türk askerinin derhal çekilmesini isteyen, AB ile müzakereleri sürecinde Kıbrıs konusunu her defasında Türkiye’nin önüne bir engel olarak koyan Yunan- Rum ikilisiyle nasıl bir anlaşma sağlanacaktır?

Kıbrıs’ta bir anlaşma olabilmesi için ya yukarıda sıraladıklarımdan Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı vazgeçecektir! Ya da Yunan-Rum tarafı yukarıda sıraladığım hususları kabul edecektir!

Bunun dışında adada bir mutabakatın sağlanması mümkün değildir. Her defasında adada çözümü sağlamak temelinde yapılan müzakereler, zaman kaybından başka bir sonuç vermemiştir.

Kaldı ki Kıbrıs’ta 1974 yılından beri mevcut yapının varlığını her iki taraf da o kadar benimsemiştir ki,  yapılan müzakereler ada halkının umurunda bile değildir! Bu hususla ilgili yapılan anketlerin tamamı ada halkının bir arada yaşamayı istemediğini ortaya koymuştur. Adanın kuzeyinde de, güneyinde de yaşayan halk sadece geçim derdindedir.

      Kıbrıs’ta 45 yıldan beri mevcut yapıyı değiştirerek, tarafların yeniden bir arada yaşaması temelinde çözüm peşinde olmak; emperyalist güçlerin kendi menfaatlerini ön planda tutan yeni bir ‘’Annan Planı’’ oyunundan başka bir şey olmayacaktır.

Unutulmasın ki, Rum tarafı bu plana dahi hayır demiştir! Çünkü onlar için çözüm, ancak adanın tamamı onların olursa gerçekleşecektir. Ama ne Türkiye, ne de KKTC böylesi bir sona asla evet demeyecektir.

 

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

03 Eylül 2019

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Kadınların günyüzüne çıkardığı motiflerle hazırlanan el emeği ürünler görücüye çıktı

Kültür Sanat Yayın: 20.04.2024 00:36
İhlas Haber Ajansı

Kastamonu’da kadınların yenilik katarak tasarladıkları motiflerle yeniden hayat bulan el emeği ürünler, açılan sergide beğeniye sunuldu.

Kastamonu İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü öncülüğünde Turizm Haftası çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Kastamonu Sanat İşleyen Eller ve Yöresel Lezzetler Kadın Kooperatifi tarafından “Anadolu Kültüründe Gelenekten Geleceğe Kadın Eli” isimli resim sergisi açıldı. Sergide kadınlar tarafından gün yüzüne çıkartılan birçok el emeği ürün beğeniye sunuldu. Saray Hamamı Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen serginin açılışını Kastamonu Vali Yardımcısı Aydın Ergün yaptı. Ardından Ergün, beraberindeki Kastamonu Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, KUZKA Genel Sekreteri Serkan Genç ve diğer kamu kurum ve kuruluş temsilcileri ile sergiyi gezdi. Kastamonu Sanat İşleyen Eller ve Yöresel Lezzetler Kadın Kooperatifi Başkanı Serpil Durgut, katılımcılara sergi hakkında bilgiler verdi.

Sergi ile ilgili bilgi veren Kastamonu Sanat İşleyen Eller ve Yöresel Lezzetler Kadın Kooperatifi Başkanı Serpil Durgut, “Kastamonu Sanat Kadın Kooperatifi olarak 6 yıla yakın bulunduğumuz Atabey Konağı’nda gelenekselimizi yaşatmaya, yeni inovasyonlar katarak günümüze aktarmaya çalışıyoruz. Turizm Haftası’nda hanımlarla birlikte düşündük, 200 yıl önce kadınlarımızın el emeği göz nuru döktüğü ürünlerle bunlara yenilikler ekleyerek günümüze taşıyıp bir sergi yapalım diye düşündük. Sergimize Valiliğimiz başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları ile kadınlarımızın ilgisi yoğun oldu. Bu da bizleri çok mutlu etti. Bu sergi, Kültür Müdürlüğümüz ile paydaş olarak yaptığımız bir sergi. Amacımız gelenekseli yeni nesile farklı bir şekilde tanıtarak öldürmemek ve geçmiş dönemlerde kadınlarımızın hissiyatları ile el emekleri ile döktüğü bütün motifleri günümüze aktararak uzun yıllar yaşatabilmeyi amaçlıyoruz. Sergimizde unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarımız yoğunlukta bulunuyor. Bunun dışında coğrafi işareti alınan taş baskı, tırnak bağı, iğne oyası, sepetçilik, tezgah dokuması gibi ürünleri yeni inovasyonlar katıp geçmişle geleceği birleştirerek sergimizde yeni motiflerimizi tanıtıyoruz. Sergimiz üç gün sürecek ve cuma gününe kadar açık kalacak” dedi.

Sergiye katılan Ergül Küçüksipahioğlu ise, “Devrekani’de 2019 yılında Halk Eğitim Merkezi’nin düzenlediği dokuma kursuna katılarak kendimi geliştirdim ve tezgah almaya karar verdim. Şu anda tasarımlarımı kendi atölyemde yapmaktayım. Çantalarımızın dokumasını ve diğer çeşitli ürünlerin dokumasını kendim yapıyorum. Başardığım için çok mutluyum. Unutulmaya yüz tutmuş dokumalarımızı bugünlere kadar getirebildiğim için çok mutluyum” diye konuştu.

Sergiye katılan Şengül Elbasdı Güder de, “Kastamonu’da unutulmaya yüz tutmuş sepetçilik mesleğini icra ediyorum. 2016 yılında girdim, KOSGEB destekli olarak yola çıktım. Yanımda çalışanlarım var şu anda, onlarla birlikte sepetçilik imalatı yapıyorum. Ağacını da kendimiz yetiştiriyoruz. Her şeyi tamamıyla bizlere ait” şeklinde konuştu.