Karabük Postası tarafından
12 Nisan, 2016 08:26 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

“Keyif alma yerini bağımlılığa bırakır”

Psikiyatri Uzmanı Dr. Mustafa Tatlı Özel Medikar Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Mustafa Tatlı bağımlılık yapan maddeleri kullandıkça keyif alma yerini zorunlu kullanmaya bıraktığını, bağımlılık tedavi sadece kişiye yönelik bir tedavi  olmadığını, bağımlılık tedavisinin  bütün toplumun tedavisi olduğunu ve bağımlı olan veya riskli olan kişileri tedavi olmaya davet etti. Özel Medikar Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr Tatlı insanların tarih boyunca keyif verici maddeler kullandığını belirterek ”Bağımlılık yapan maddeleri ilk etap da keyif alma amacı ile kullanılmaya başlanılmaktadır, daha sonra bu maddeler ile uzun süre kullanıldıça keyif alma yerini mecbur kullanmaya bırakır. Hatta günlük yaşantısını devam ettirebilmesi için bağımlılık yapan maddeyi almayı kendisini zorunlu hisseder ve günlük yaşantısındaki bütün öncelikleri değişir. İş hayatı , ailevi yaşantısı olumsuz etkilenir, adli süreçler içine girmek zorunda kalır. Çünkü hayatta tüm önceliği kendini normal hissedebilmek için madde kullanmak zorunluluğudur. Bunlar bizim dışardan görebildiğimiz sosyal ve davranışsal sorunlardır. “ Bu maddeler kişinin sağlığını da olumsuz etkilediğini belirten Tatlı ” Kişi bağımlılık yapıcı maddeyi kullandığı sürece de hayati tehlikeleri barındıran bazı organ hasarlarına da maruz kalmaktadır. Şimdi kişinin sosyal davranışlarını olumsuz etkileyen, iç organlarına zarar veren bağımlılık yapan maddeyi bile bile neden kullanmaya devam ediyor kişi? İşte bu sorunun asıl cevabı beynimiz de saklı. Tüm keyif verici, uyarıcı ve bağımlılık yapan maddelerin asıl hedef organı beynimizdir. Beynimiz de yarattığı alan konusunda bilgi veren Tatlı” Bağımlılık yapan bu maddeler beynimiz de 3 alan da kendisini gösterir. Birincisi ödül merkezidir, ikincisi hafıza merkezidir, üçüncüsü ise ön beynimiz de yer alan davranışlarımızı ve dürtülerimizi kontrol etmemizi sağlayan alandır.  Maddeyi kullanmaya ilk başladığımız zaman ödül merkezimizi yoğun bir şekilde uyarır. Böylece kişi yoğun bir şekilde haz hisseder.  Maddeyi kullandıkça ödül merkezi  zamanla duyarsızlaşır , önceleribir alkol ile keyif alıyorken, zamanla yoğun bir şekilde alkol kullanılsa aynı keyfi vermeyebilir. Artık siz bu keyifi  almak için yoğun bir şekilde kullanmak zorunda kalırsınız. Bu kısır döngü içinde alkol alma sayısını artırırsınız ve gün gelir siz kendinizi normal hissedebilmeniz için bu maddeyi alma zorunda hissedersiniz. Diğer yandan yapılan araştırmalar göstermiştir ki beynimizin ön kısmında yer alan davranışlarımızı kontrol eden ve bize dur, bunu yapma mekanizmasını etkisizleştirmeye sebep vermiştir. Kişi normal yaşantısın da hayatı boyunca yapmayacağı  şiddet uygulama,  adli süreçler, hırsızlık, gasp gibi olaylara meyilli hale gelir.” MADDE BAĞIMLILIĞI GENETİK OLABİLİR Yapılan araştırmalar sonucu bağımlılık yapan maddeleri kullanmanın genetik olabildiğini belirten Tatlı” Yani bu şu demek ebeveynlerin de madde bağımlığı kullanımı varsa, uyuşturucu, alkol ve tütün gibi maddeleri çocuklarının da kullanmaya yatkın olması  mümkündür. Bazı hastalıklar mesela panik atak rahatsızlığı olan kişi sırf dışarıya rahat çıkabilmek için  alkol alan bir kişi zaman içinde alkol bağımlısı olabilir. Burada asıl konu şu; kısa dönem de  kaygıda azalma veya rahatlamaya sebep verebilir. Fakat uzun dönem de bilimsel çalışmalar da bunu kanıtlamıştır ki alkol veya madde kullanımı duygu bozuklukları, bunun için depresyon da dahildir, kaygı bozukluğu  gibi rahatsızlıkların tedavisini güçleştirir, böylece aslında kişi kendini tedavi ettiğini düşünürken, gerçek olan ise hastalığını derinleştirmesidir. ÜLKEMİZDE MADDE KULLANIM YAŞI DÜŞÜYOR Ülkemiz de yasa dışı madde kullanım yaşının zamanla düştüğünü belirten tatlı” Ülkemizde 15 ila 64 yaş arasında yasadışı madde ilk  kullanım oranı % 3 iken zamanla bu oran  yani ilk kullanım yaşı düşmektedir. İlk yapılan araştırmalarda Lise çağından bahsedilirken günümüzde ilk okul çağlarına kadar düştüğü gözlenmektedir. Bu çok ürkütücü ve korkutucudur. Son yapılan araştırmalara göre İlk okullarda tütün kullanım oranı %16, alkol %4, esrar kullanım oranının % 4, uçucu madde kullanım oranınım % 4 olduğu  saplanmıştır.” DÜNYA DA 1 NUMARALI ÖLÜM SEBEBİ KORONER  KALP HASTALIĞI Madde kullanımın vücudumuza verdiği zararlar hakkında bilgi de veren Tatlı” Dünya da 1 numaralı ölüm sebebi koroner kalp rahatsızlığıdır. Sigara bu riski 3 kat artırır. Akciğer kanseri riskini 22 kat artırır, bunun yanı sıra pankreas , mesane, gırtlak ve daha bir çok kansere de sebebiyet vermektedir. Eğer sigara kullanman bir kişi sigara kullanımını 35 yaşından önce bırakabilirse hiç kullanmayan kişilerle ömrünü eşleyebilir. Sigara bırakan bir kişi 10 yıl sonra Akciğer kanserine yakalanma riskini yarı yarı azaltmış olur Yani biz sigara kullanıyorsak eğer, şu an bırakmaya karar verirsek çok geç sayılmayız. Pek çok hastalıktan kurtulma şansını bize doğurur. Biliyoruz sigara kullanan kişilerin yarısı 75 yaşından önce ölmektedir” Özel Medikar Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Mustafa Tatlı sözlerine ise  bağımlılık tedavi sadece kişiye yönelik bir tedavi  olmadığını, bağımlılık tedavisinin  bütün toplumun tedavisi olduğunu ve bağımlı olan veya riskli olan kişileri tedavi olmaya davet ederek son verdi.  

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Berkay Doğan tarafından
27 Mayıs, 2025 13:39 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

AK Parti’den 27 Mayıs Darbesine Ortak Tepki, Karabük’ten Demokrasi Vurgusu

Türk demokrasi tarihinin kara lekelerinden olan ve Türk milletinin vicdanında derin yaralar açan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 65 yıl geçti.

AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı tarafından 27 Mayıs 1960 Darbesi’nin yıl dönümü dolayısıyla 81 ilde eş zamanlı olarak basın açıklaması yapıldı. Karabük’te de açıklama AK Parti Karabük İl Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları Birim Başkanı Mustafa Tekelioğlu tarafından gerçekleştirildi.

Tekelioğlu, darbe zihniyetini kınamak amacıyla yaptığı açıklamada, “AK Parti olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde adalet, kalkınma ve demokrasi mücadelemizden bir an bile geri durmayacağız" dedi.

Tekelioğlu konuşmasında, 27 Mayıs’ın sadece bir darbe tarihi olmadığını belirterek, o tarihle birlikte Türkiye’de vesayet düzeninin kurulduğunu ve sonrasında gelen darbelerin zeminini oluşturduğunu ifade etti. Adnan Menderes ve yol arkadaşlarını rahmetle anan Tekelioğlu, darbe sürecindeki hukuksuzlukları ve Yassıada yargılamalarını hatırlatarak şunları kaydetti:

“27 Mayıs sadece tek bir darbe tarihi değildir. Maalesef ülkemizde darbeci zihniyetin doğuşunu ve vesayet mekanizmalarının kurgulanmasını temsil eder. O günden sonra birçok darbeci ve cuntacı cesaretini 27 Mayısçılardan almış ve 27 Mayısçıların kurguladığı düzenin içinde sivil ve demokratik siyaseti kontrol altında tutmak istemiştir.

Milletin iradesi yerine vesayet zihniyeti geçirilmiştir. Bu bakımdan 27 Mayıs siyasi tarihimizde sürekli tekrar edecek olan bir zihniyetin tohumlarını saçmıştır. Darbeye giden yolun taşlarının döşenmesinden, darbenin yapılışına; hukuksuz Yassıada yargılamalarından millî iradeye kasteden idam kararlarına kadar her yönüyle demokratik siyasetimiz üzerinde büyük yaralar bırakmıştır. Halbuki 14 Mayıs 1950’de milletin teveccühüyle iktidara gelen Adnan Menderes ve yol arkadaşları büyük bir kalkınma hamlesi başlatarak milletin gönlünde taht kurmuştu.

Evvela ezan aslına döndürülmüş ve söz artık milletin olmuştu. Büyük hizmetlerle de adeta ihya olan millet, tek parti yıllarının ne denli bir zulüm dönemi olduğunu daha çok idrak etmişti. İşte tüm bu gelişmeleri hazmedemeyenler ilk günden itibaren Demokrat Parti’yi devirmenin peşinde olmuştu.

Özellikle 1957’den sonra darbe tehditleri aleni bir hal almış ve darbe planları ayyuka çıkmıştır. Üniversite öğrencileri sokaklara dökülmüş, yalan haberlerle ve kışkırtma siyasetiyle darbe kazanı kaynatılmıştır. Darbeye giden yollar adım adım döşenmiş, milletin seçilmiş iradesine karşı her türlü kumpas kurulmuş ve darbecilerin yolu açılmıştır.

Darbenin kışkırtıcıları maalesef cuntacıları sevinçle karşılaşmıştır. Dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü darbenin başına geçen ve hemen ertesi sabah kendisini arayıp “emrinizdeyiz Paşam” diyen Cemal Gürsel’e “büyük iş başardınız asıl ben sizin emrinizdeyim” diyerek CHP’nin darbecilikle tarihi ilişkisini açıkça dile getirmiştir.

O tarihten bugüne CHP her türlü darbenin ya önünde ya arkasında ya da yanında durmuştur. Darbeciler milletin iradesini devirmekle kalmadılar. Adına mahkeme denilen Yassıada tiyatrolarını da kurarak Demokrat Partilileri haksız suçlamalarla aşağılayarak idama mahkûm ettiler. Yetmedi; bir daha millet iradesi bu ülkede muktedir olamasın diye devasa bir vesayet mekanizması inşa ettiler.

Bu vesayet mekanizması her on yılda bir demokrasimize vurulan darbelerin kolaylaştırıcısı ve devletin milletten uzaklaştırılmasının kaynağı haline geldi. On yıllar boyunca milletin seçtiği hükümetler darbe ve idam tehditleri altında görev yapmak zorunda kaldı. Milletin iradesi yok sayıldı. Maalesef, takip eden yıllarda ülkemiz bu vesayet düzeninin yarattığı darbelerle sürekli geriletilmiştir. Milletin onayıyla iş başına gelen her iktidar, karşısında bu anti-demokratik düzeni bulmuştur. Ancak bu necip millet içinden demokrasi kahramanları çıkarmaya devam etmiştir.

AK Parti hükümetleri olarak göreve geldiğimiz ilk günden bu yana bu vesayetçilerle ve cunta heveslileriyle defalarca yüzleştik ve sonuna kadar mücadele verdik. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti döneminde bu vesayet mekanizmalarını milletimizin desteğiyle teker teker çökerttik. Devlet millet kucaklaşmasını inşa ederek milletin iradesini yeniden tesis ettik. Ancak unutmamak gerekir ki vesayet çökmüş olsa da bazı adreslerde vesayetçi zihniyet hâlâ yaşıyor…

Vesayetçi ve cuntacı zihniyet; yine öğrencileri sokaklara dökenlerde, boykot çağrısı yapanlarda, sokakları yakıp yıkanlarda, tencere tava çalanlarda, kutsallara zarar verenlerde, “Ordu göreve” pankartı açanlarda, Cumhuriyet mitingleri düzenleyenlerde, darbe teşebbüsünü tankların önünden sıvışıp kahve içerek seyredenlerde tekrar tekrar tecessüm ederek hâlâ diri olduğunu bizlere her fırsatta gösteriyor.

Ancak biz de buradayız. Demokrasi için hukuk için her türlü vesayet zihniyetine karşı dik duruşumuz sürecektir. Bu ülkenin vesayetçi ve cuntacı zihniyete feda edecek bir dakikası bile yoktur. Bizler “Durmak yok, yola devam” şiarıyla çalışmaya devam edeceğiz.

27 Mayıs darbesini ve onun getirdiği karanlığı bir kez daha kınarken, AK Parti olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde adalet, kalkınma ve demokrasi mücadelemizden bir an bile olsun geri durmayacağız.”

Bizi sosyal medyadan takip edin
Bu web sitesinde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezler kullanılmaktadır. Detaylar için Gizlilik Politikamızı inceleyebilirsiniz.