Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

HALEN KIBRIS’TA YAŞANAN DURUM NEDİR?

Köşe Yazıları Yayın: 23.06.2020 11:15

Kıbrıs’ta Korona sürecinden etkilenmiş adanın güneyinde yaşayan Rumlar bu salgında daha çok kayıp vermiş, adanın kuzeyinde yaşayan Türkler ise Anavatan Türkiye’nin de desteği ile bu süreci en az kayıpla atlatmıştır.

KKTC’de 11 Ekim 2020’de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak olup, halen Başbakan olan Sn. Ersin Tatar’a şimdiden yeni Cumhurbaşkanı gözüyle bakılmaktadır. Halen Cumhurbaşkanı olup da yeniden adaylığını açıklayan Sn. Akıncı’nın ise hiç şansı yoktur.

Adanın Kuzeyini ve Güneyini yönetenler, yeni turizm sezonunu açmanın peşindedir. KKTC bu yönden çok şanslıdır. Çünkü adanın kuzeyinde Korona vakası yoktur. Güney Rum kesiminde ise Korona salgını halen devam etmektedir.

Kıbrıs sorununa gelince!

Yaklaşık yarım asırdan fazla bir zamandır süregelen Kıbrıs anlaşmazlığı, Akdeniz’in tam da orta yerinde dünya gündemini meşgul eden önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.

Adada yaşanan bu sorun, 46 yıl önce taraflar arasında varılan ateş kes antlaşması ile sınırlıdır. 16 Ağustos 1974’te yapılan ateş kes anlaşmasından bugüne, taraflar arasında bir mutabakata varılamamıştır.  Buna rağmen ada iki ayrı devletli yapısıyla günümüz Kıbrıs’ını oluşturmaktadır.

Hal böyle olunca; adadaki mevcut duruma 1974’te yaşanan harekât henüz bitmemiş, ara verilmiş de denebilir!

Çünkü 1968 yılından beri devam eden müzakereler sürecinde Rum tarafı bir türlü anlaşmaya yanaşmamaktadır.

O zaman; 1974’te kaybeden Rum tarafı olduğuna göre, Rumların aklında başka bir çözüm şekli mi var diye de düşünülebilir?

Ama milletlerarası sorunların çözümü için iki hal tarzı vardır:

Bunlardan birisi tarafların karşılıklı anlaşmaları, diğeri ise sorunun kuvvet yolu ile çözülmesidir.

Umarım Kıbrıs sorununu çözmek için taraflar bir kez daha çatışma yolunu seçmeyeceklerdir. Çünkü savaş, insanlık tarihinin en acımasız olayıdır.

Ancak, aradan geçen bu uzun süreçte adada yaşanan gerçekler, adanın iki ayrı devletli yapısı, her geçen gün daha da kalıcı olmakta; adada yaşayan iki ayrı halk bu yaşam şeklini içselleştirerek alışkanlığa dönüştürmüş olup, yıllardan beri süregelen çözüm müzakerelerinden bir sonuç çıkmayacağını kabullenmiş görünmektedir.

Akdeniz’de mevcut zengin enerji kaynaklarından pay kapmanın türlü oyunlarını oynayan emperyalist güçler; adada süregelen bu anlaşmazlık dönemini kendi menfaatleri için kullanmanın peşinde oldukları için bu müzakere sürecinin bitmemesi onlar için ayrı bir avantaj sağlamaktadır.

Başta ABD, AB, İngiltere, Rusya, Fransa, İtalya, Almanya ve İsrail başta olmak üzere diğer bölge ülkeleri her yıl yeni bir çözüm süreci başlatarak, bu büyük enerji pastasından pay almak için Kıbrıs konusunda yeni bir rol üstlenmektedirler.

Pekiyi, bu süreç daha ne kadar devam edecek, adada bir türlü anlaşması mümkün olmayan taraflar, bu sürece daha ne kadar sabredeceklerdir?

Kıbrıs konusuna bu yönüyle bakıldığında;

Mevcut durum, Güney Rum kesimi yönetimini çok da rahatsız etmemektedir!

Çünkü Rum tarafı uluslararası camia tarafından hala adanın yasal hükümeti olarak tanınmakta, haksız, hukuksuz bir biçimde üyesi oldukları AB gibi güçlü bir kuruluştan gelen her türlü yardım Rum hükümetine yaramakta, adalı Rumlar AB vatandaşı olmanın tüm avantajlarından rahatlıkla faydalanmaktadır. Bunun içindir ki, Rumların adada yeni bir anlaşma olması, ya da olmaması umurlarında bile değildir.

Onlar sadece 1974 yılında kaybettikleri topraklara, evlerine geri dönmeyi istemekte; eğer bir anlaşma olacaksa, bu anlaşmada Türk tarafına azınlık haklarından bir fazlasının verilmesine razı olmayacaklarını, adadaki Türk askerinin bir an önce adayı terk etmesini, Türkiye’nin AB üyesi bir ülkede garantörlük hakkının olamayacağını talep etmektedirler.

1974 harekâtından sonra adada değişen güç dengesine rağmen BM-AB-ABD üçlüsü;  Rum tarafını adanın yasal hükümeti olarak tanımanın dışında; ada Türklerinin kurmuş olduğu KKTC’yi yasal olmayan bir yapı olarak tanımlamakta, adanın yasal garantörü Türkiye’yi adadaki işgalci güç olarak suçlamaktadırlar.

Yukarıda sıralamış olduğum gerçeklere bakıldığında; gerek Türkiye, gerekse KKTC yöneticileri böylesi adaletsiz bir çözümü kabul etmeyeceklerini; adada sırf anlaşma olsun diyerek ne Kıbrıs Türk Halkının, ne de Türkiye’nin ada üzerindeki yasal ve tarihi haklarının göz ardı edildiği bir anlaşmaya evet demeyeceklerini açıklamışlardır.

Ama daha da önemlisi 2019 yılında sona eren müzakere süreci sonrasında; Türkiye’nin Dış işleri Bakanlığınca, sırf anlaşma olsun denerek bir 50 yıl daha beklenmeyeceğinin altı çizilmiştir.

Bundan sonraki süreç de Türkiye’nin yapmış olduğu bu açıklamaya göre şekillenecek, büyük bir olasılıkla 2023 yılı öncesinde Türkiye, KKTC’nin uluslararası arenada tanınması yönünde yeni bir süreci başlatabilecektir.

 

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

23 Haziran 2020

 

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

CHP’de Eski Başkanlardan Karadağ’a Destek

Manşet Yayın: 29.03.2024 12:53
CHP’de Eski Başkanlardan Karadağ’a Destek

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) eski Başkanları dargınlıkları ve küskünlükleri bir kenara bırakarak eski Başkan Av. Erdoğan Dinçel’in organize ettiği İftar programı ile bir araya gelerek Başkan Adayı Bayram Karadağ’a tam destek verdiler.

İftar yemeyi sonrası bir konuşma yapan Erdoğan Dinçel,  Pazar günü Türkiye ve Karabük için çok önemli bir seçime gidileceğini ifade ederek, “Genelde, ekonomik politikalar nedeniyle ülkemizin büyük sıkıntılar içinde olduğu, yerelde ise 15 yıldır boşa geçirilen bir dönemi geride bırakarak, bir yerel seçime gidiyoruz. Bizim için önemli olduğu gibi, ülkemizin bundan sonraki siyasi şekillenmesi açısından da son derece önemli bir seçim olacak. Sadece bir yerel yönetim seçimi olmaktan ziyade, önümüzdeki dönemde Cumhuriyet değerlerinin yerle bir edileceği bir anayasa değişikliğine yol açabilecek sonuçlar doğurması açısından ve bunun engellenmesi açısından son derece önemli bir seçime gidiyoruz. Bizler eski il ve ilçe başkanları olarak, 70’li yıllardan sonra belki de ilk defa Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir bütünlük içinde seçime girmesini sağlamak ve bu seçimden zaferle çıkabilmek için, güç birliği yapmaya ve adaylarımıza tam destek vermeye karar verdik. Baştan beri bu düşünce içindeydik ama bunu siz basın mensuplarının önünde kamuoyuna bir kez daha açıklamak istedik” dedi.

“KARABÜK  OLUMSUZ GELİŞMELERLE ANILMAKTA”

Karabük’ün  son yıllarda önemli icraatlarla ve olumlu gelişmelerle anılmaktan ziyade, ne yazık ki Türkiye’de çok olumsuz gelişmelerle gündeme oturduğunu belirten Dinçel; ” Sayın Belediye Başkanın göreve başladığı günlerde kendi yaptığı alt geçitte yağan yağmurlarda mahsur kalmasıyla Türkiye gündemine oturan Karabük, geçtiğimiz aylarda bir üniversite öğrencisinin cinayetiyle tekrar Türkiye gündemine oturdu. Ve bugünlerde ne yazık ki yine bir üniversite rezaleti ile Türkiye’nin gündeminde. Karabük çok daha güzel şeylerle anılması gerekirken, maalesef çok büyük olumsuzluklarla ülke gündeminde anılmaya başladı. Türkiye Karabük’ü konuşurken, bütün kanallarda Karabük tartışılırken, Karabük’le ilgili doğru yanlış pek çok şey gündeme taşınırken, ne yazık ki Karabük’teki sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, milletvekilleri, tartışmasız hepsi, bunu gündemlerine alarak, gündeme getirerek, bir eleştiri, bir özeleştiri veya bir açıklama, bir kınama yapmadıklarını görmekten son derece üzgünüz. Türkiye Karabük’ü konuşurken, Karabük başka yerlere bakıyor” dedi.

“VERGİLİ REKTÖR POLAT’A TAM DESTEK VERİYORDU”

Karabük Üniversitesi ile ilgili “Karabük Üniversitesini rezil ettiler”  şeklinde açıklama yapan Belediye Başkanı Rafet Vergili’yi hedef alan Dinçel, “Sayın Belediye Başkanımızın geçtiğimiz günlerde bu konu ile ilgili ‘Karabük Üniversitesi’ni rezil ettiler’ şeklinde bir açıklaması var. Karabük Üniversitesini bugünlere taşıyan, şimdi büyük eleştiriler yapılan eski Rektör Sayın Polat tartışılırken, görevden alınacağı konuşulurken Başkanın ‘Ben rektörümüze sonuna kadar kefilim ve ona güveniyorum’ dediği günleri unutmadık. Şimdi bu olumsuzluktan ‘Karabük Üniversitesini rezil ettiler’ diyerek sıyrılamazsınız. Bunda Cumhur İttifakının, ikisinin de sorumluluğu vardır. Hadi sorumlular konuşmuyor da, muhalefet neden konuşmuyor, onu da bilemiyorum. Bundan son derece üzgünüm” diye konuştu.

Erdoğan Dinçel’in konuşmasının ardından, Karabük Belediye Başkan Adayı Bayram Karadağ’da bir konuşma yaparak, desteklerinden dolayı bütün partililere teşekkür etti.

Düzenlenen programa, CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, İl Başkanı Vedat Yaşar ve Merkez İlçe Başkanı Ali Yavuz’un katılmaması ise dikkatlerden kaçmadı. (Ramazan Öztürk)