Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Gözet: “Türkiye’nin İthal Ete İhtiyacı Yok”

Kastamonu Yayın: 14.07.2014 08:19
Yazar:
Gözet: “Türkiye’nin İthal Ete İhtiyacı Yok”

Türk Veteriner Hekimler Birliği Genel Başkanı Gözet: “İletişime Harcadığımız Parayı Gıdaya Harcamıyoruz”

KASTAMONU Türk Veteriner Hekimler Birliği Genel Başkanı Talat Gözet, Türkiye’nin ithal ete ihtiyacı olmadığını belirterek, “Asgari ücretle geçinen bir kişi, iletişime harcadığı para kadar gıdaya harcamıyor” dedi. Veteriner Hekimler Odası Kastamonu Şubesi tarafından Şadıbey Çiftliğinde düzenlenen iftar programına katılan Türk Veteriner Hekimler Birliği Genel Başkanı Veteriner Hekim Talat Gözet, Türk milleti olarak hayvancılığı Orta Asya’dan beri geleneksel yöntemle yaptığımızı ve bugüne ulaştığını belirterek, “Hayvansal proteinler özellikle çocukların ve genç beyinlerin yetişmesinde, gelişmesinde olmazsa olmaz değerlerden biridir” dedi. Ülkemizde hayvancılığın her 10 yılda bir belirli seviyeye geldiğini anlatan Gözet, şöyle konuştu: “Buna ciddi manada müteşebbisler yatırım yapıyor. Hayvancılık gelişmeye ve bu işle ilgilenenler para kazanmaya başlıyor. Ancak belirli bir dönemden sonra bazı spekülatörler, özellikle hayvan ithalatı, et ithalatı gibi konularda ülkenin kaynaklarının yetmediği gibi medyada bir takım söylemler yayıyor. Şu bir gerçektir ki, bir tek hayvancılık değil her türlü üretimde, tüketim ve ihracat, o üretimin lokomotifidir. Maalesef ithalatta o üretimin freni olmaya devam edecektir.” “İLETİŞİME HARCADIĞIMIZ PARAYI GIDAYA HARCAMIYORUZ” Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkililerine seslenen Gözet, şu an Türkiye’de 1- 1,5 ay içerisinde özellikle Ramazan ayında etin pahalı olduğunu ve Türkiye’nin et ihtiyacını karşılayamadığı gibi bir takım spekülasyonların üretildiğine dikkat çekerek, “Bu da ülkede binlerce hayvan yetiştiricisine vurulacak bir darbe olur. Burada 8-10 kişi nemalanmak için bu tarz spekülatif haberler yayınlanmaktadır” diye konuştu. Gelişmiş ülkelere bakıldığı zaman et üretiminin ciddi anlamda yüksek olduğunu anlatan Gözet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu gelişmişlikle alakalı bir şey ancak biz, et üretimini artırmak için eğer ithalata açtığımız zaman bu üretimi geriye götürürüz. Bence, ülkemiz hayvancılık konusunda bilgi ve deneyime sahip, ciddi anlamda altyapı oluşturulmuştur. Bana göre, bu meşakkatli uğraşlar sonucunda piyasaya sürülen et pahalı değildir. Asgari ücretle geçinen insanlar dahil evlerine et ihtiyacı için harcadıkları parayla iletişim, telefon, internet gibi şeylere harcadıkları para beslenmelerinden daha fazladır. Yapılan dedikodular ile üretici ve halkın üzerinde ciddi tedirginliklere yol açıyor ve gelecekteki işletmelerini büyütüp daha fazla üretim yapmayı planlamaktan alıkoyuyor insanları.” “VETERİNER FAKÜLTELERİ AZALTILMALIDIR” Türkiye’de son yıllarda hızlı bir değişim ve gelişim olduğunu ifade eden Gözet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yüzden meslekler arasında ciddi bir kargaşa şekillenmeye başladı. Türkiye Veterinerler Birliği olarak biz, 56 oda ve 20 binden fazla veteriner hekimle ülkenin hayvan sağlığı, hayvancılık, hayvansal üretim gibi konularda özellikle halk sağlığında ülkemizin üretimine katkı sağlamak için çalışıyoruz.” 1997 yılında Türkiye’de 17 veteriner fakültesi varken bu sayının şu an 26’ya ulaştığını anlatan Gözet, şunları söyledi: “Veteriner Fakültesi, Tıp Fakültesi, Mühendislik Fakültesi gibi eğitimler masa, sandalye ve eğitim görevlileriyle yürütülmüyor. Laboratuvarı, hastanesi, çiftlik gibi bir takım altyapıların olması gerekiyor. Ancak, son yıllarda bizimde ciddi manada karşı çıkmamıza rağmen veteriner fakültesi sayısı çoğaldı. Bu gelecekte mesleğimizle ilgili ciddi sıkıntılara yol açacak. Veteriner fakültesinin çok olması bir nokta da önemli değil altyapılarının güçlü ve Avrupa Veteriner Federasyonunun direktiflerine uygun bir eğitim planlaması yapabilecek yapıya sahip olmalı.” Son zamanlarda değişik altyapısı olmayan meslek guruplarının türediğine işaret eden Gözet, şöyle konuştu: “Bunlarda meslekler arasında yetki karmaşasına neden olmaktadır. Türkiye’de özellikle hayvancılıkla ilgili, hayvan sağlığı konularında, hayvansal üretim konularında yetki karmaşasından dolayı üretim planlamasında ciddi sıkıntılara yol açmaktadır. Ama bunlar aşılamayacak sorunlar değildir. Biz Ankara’da bu sorunları çözmek için gerek hükümet gerek diğer sivil toplum örgütleriyle işbirliği halinde sorunlarımızı çözmek için mücadele etmekteyiz. Altyapı tamamlanmadan yeterince öğretim elemanı sağlanmadan çiftlik, hayvan hastanesi, laboratuvar imkanları oluşturulmadan veteriner fakültesinin açılması bundan sonraki veteriner hekimlerin bilgi düzeyinin ciddi manada tartışılacağını, gerek ülkemizde gerek irtibat kurduğumuz, üye olmaya çalıştığımız Avrupa ülkelerinde tartışmaya neden olacaktır. Maalesef son dönemlerde 180 üzerinde kamu ve vakıf üniversitesi var. Bunların içinde sosyal içerikli okulların açılması belki ülkenin eğitim düzeyinin gelişmesi açısından önemlidir. Sosyal düzeyi olan eğitim kurumları yeterince öğretim elemanını sağladıktan sonra bina ve sandalye ile bunu yapabilirsiniz. Ama söylediğim gibi Tıp Fakültesi, Veteriner Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi sadece masa, sandalye ve öğretim elemanıyla olmuyor.” “VETERİNER FAKÜLTELERİNİN AÇILMASI HAYVANCILIĞIN GELİŞMESİNİ ETKİLEMEZ” Kastamonu’nun hayvancılık bakımından Türkiye’de ilk 10 il arasında yer aldığını hatırlatan Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Talat Gözet, Karadeniz Bölgesinde de ilk sırada yer aldığını söyledi. Gözet, bu yüzden Kastamonu Üniversitesi bünyesinde açılması planlanan Veteriner Fakültesinin şehrin hayvancılığının gelişmesine katkı sağlamayacağını belirterek şöyle konuştu: “Kastamonu’da bize kayıtlı 236 veteriner hekim var. Bu veteriner hekimler hayvancılık üretimi, hayvan sağlığı, halk sağlığı, gıda güvenliği gibi konularda yeterince bilgi ve beceriye sahip. Bundan sonra veteriner fakültelerinin altyapılarının güçlendirilmesi, güçlendirilemiyorsa birleştirilmesi ve sayının azaltılmasını talep ediyoruz.” Kastamonu Üniversitesinde veteriner fakültesi açılmasına gerek olmadığını anlatan Gözet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu güne kadar Kastamonu hayvancılığını veteriner fakültesi geliştirmemiştir. Veteriner hekimlerin, ülkemizdeki hangi veteriner fakültesinde eğitim alıp nerede hizmet ettiği önemlidir. Kastamonu’da veteriner fakültesi açılması Kastamonu hayvancılığına çok büyük bir katkı sağlayacağı inancında değilim. İyi bir üniversiteden iyi bir altyapıya sahip bir üniversiteden mezun olursanız hem teorik hem de pratik bilgilerinizle donanımlı bir şekilde mezun olursunuz ve vizyonunuz dünyayı tanımaya da müsait olur. Türkiye’de Avrupa Birliği sürecini tamamlamış ve Avrupa Birliğinde diplomaları geçerli kabul edilmiş dört fakülte var. Geriye kalan 22 veteriner fakültesi akredite olmamıştır. Buradan mezun olacak kişiler tabii ki veteriner hekim unvanıyla mezun olacaklar ancak bilgi düzeyini sahada kendi gayret ve çabalarıyla geliştirecekler. Bunun sonucunda da vatandaşın, veteriner hekime bakış açısında ciddi sıkıntılara neden olacaktır.” Ağustos ayında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerine de değinen Gözet, sözlerini şöyle tamamladı: “Türk Veterinerleri Birliği Merkez Konseyi olarak herkesi kucaklayan, birlik ve beraberliğimizi sağlayabilecek, ülkemizi kaosa sürüklemeyecek ve özellikle son dönemlerde bölgemiz kan gölüne döndü. Bu durumdan bizi kurtarabilecek uluslararası deneyime sahip birinin cumhurbaşkanı olmasını istiyoruz.” Veteriner Hekimler Odası Kastamonu Şube Başkanı Veteriner Hekim İbrahim Maşalacı da düzenledikleri iftar programına katılan davetlilere teşekkür etti. İftarın ardından Gözet, veteriner hekimlerle bir araya gelerek sorunlarını dinledi.

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Gezeravcı: “Türk halkının hak ettiği birçok mutluluk daha var”

Teknoloji Yayın: 29.03.2024 08:24
İhlas Haber Ajansı
Gezeravcı: “Türk halkının hak ettiği birçok mutluluk daha var”

Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, uzaya giden ilk Türk olarak gurur duyduğunu belirterek, “Türk halkı, Türkiye Cumhuriyeti’nin teminatı genç kardeşlerimizin daha bu devletin topraklarında, bu bayrağın gölgesi altında yaşamayı hak ettiği daha birçok mutluluk var” dedi.

İlk Türk astronot Alper Gezeravcı, Samsun’da Ondokuz Mayıs Üniversite’nde (OMÜ) gençlerle ile bir araya geldi. Alper Gezeravcı, uzaya gitme kararı alma aşamasından, uzayda geçirdiği günler ve sonrasında yaşadıkları ile ilgili hâtıralarını gençler ile paylaştı. Gezeravcı, gençlere hayallerinden vazgeçmemeleri önerisinde bulundu.

“Türk halkının hak ettiği birçok mutluluk daha var”

Türkiye’nin uzay alanındaki hedeflerden birini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığını dile getiren ilk Türk astronot Alper Gezeravcı, “Gençler, Sizin özgüveninizi kırmaya teşebbüs edebilecek kimseye imkan vermeyin. Hayatta bir işi sadece bir insan başarabilmişse, emin olun sizler de başarırsınız. Çıktığınız bu yol hepinize hayırlı, uğurlu olsun. 2018’in Aralık ayında Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında Türkiye Uzay Ajansımız kuruldu. Bölgemizde uzay alanında faaliyet gösteren farklı ülke ve çatı organizasyonları arasında uzay ajansı en yeni en genç kurulan, en genç yapıya sahip ülkeydik. Sadece 2 yıllık hazırlık sürecinin ardından Şubat 2021 yılında Cumhurbaşkanımız tarafından kurulmuş olan bu çatı organizasyonun bünyesi altında oluşturulmuş uzay alanındaki 10 hedefimiz halkımızla paylaşıldı. Şu anda mutluluğunu ve gururunu yaşadığımız bu güzel tablonun vesilesi bu 10 hedeften sadece bir tanesi. Kalan 9 hedefle de ilgili kendi takvimleri ve kendi planlamaları dahilinde çalışmalar çok ciddi düzeyde devam ediyor. Dolayısıyla şuanda yaşadığımız tablonun benzerlerini önümüzdeki yıllarda da yaşamaya hazır olun. Türk halkı, Türkiye Cumhuriyetinin teminatı genç kardeşlerimizin daha bu devletin topraklarında, bu bayrağın gölgesi altında yaşamayı hak ettiği daha birçok mutluluk var” diye konuştu.

Uzaya gitmeden önce aldığı eğitimlerden de bahseden Gezeravcı, “TÜBİTAK Uzay’ın sitesi içerisinde astronot olmak isteyenlerle ilgili sürece yönelik konulmuş olan kriterlerin listesini incelemeye başladım. Yaklaşık 3,5-4 sayfalık bir listeydi. Sayfanın en altına geldiğimde eksik bir kriter olmadığını gördüm. O andan itibaren tam 3 hafta boyunca başvuru yapmadan inceleme ve değerlendirme sürecine başladım. Çünkü o güne kadar uzayla ilgili bir şeyi hayal etmekten dahi uzak duran, itinayla bunu bir hayal olarak zihnine almaktan tereddüt yaşayan bir birey olarak devletimizin 100’üncü yılında koyduğu bu kadar üst düzey bir hedef için o uzay alanındaki operasyonun gerekliliklerinin ne olduğunu idrak etmeye çalıştım. Çünkü bilmediğim, ısrarla da bilmekten ve onu zihninin bir köşesine yerleştirmekten uzak duran bir bireydim. 3 hafta boyunca erişebildiğim açık kaynaklardan bu işi yapmış astronotlardan, emekli olmuş astronotlardan hali hazırda süreci yürüten, organizasyonların uzay görevi ile ilgili paylaşmış oldukları resmi, gayri resmi bütün açıklamaları okumaya çalıştım. Amaç, bu işi bugüne kadar yapmış olanların o hissiyatını bizzat kendi ağızlarından işin yapılış şeklini ilgili organizasyonların tarifiyle doğru olarak anlamaya çalışmak. İş sadece o 14 günlük süre içerisinde bu görevi yapmak değil, işin sosyal, beşeri, teknik altyapısı haricinde çok farklı yönleri vardı. Her şeyiyle doğru anlamaya çalıştım. 3 haftanın sonunda zihnimde herhangi bir tereddüt kalmadıktan sonra başvurumu yaptım. Başvuruyu gerçekleştirdiğim andan itibaren sürecin tamamlanması için geçen süre yaklaşık 8-9 ay. Bu sürenin içerisinde yoğun olarak seçim kriterlerinin yürütüldüğü yer Ankara. Ek olarak son 2 aşaması da Eskişehir’de Hava Kuvvetlerine ait fizyolojik testlerin gerçekleştirildiği merkezde geçti” şeklinde konuştu.