Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

ÇANAKKALE’DE HAVA SAVAŞLARI VE ALMANLAR          

Köşe Yazıları Yayın: 17.04.2019 11:33

                                                                                                                                      17 Nisan 2019

“1915 yılı Ağustos ayının sıcak bir günüydü. Bir Türk komutanın içinde bulunduğu otomobil arazide yol alıyordu. Alçak uçuş yapan bir düşman tayyaresi bu aracı fark etti. Müttefik Kuvvetlerin hava gücü komutanı olan pilot Samson aracın üzerine iki bomba bıraktı. Bu saldırı sırasında araç sürücüsü şehit olurken yanında oturan Albay Mustafa KEMAL yara almadan kurtuldu.”

Bu olay; 1910 yılında Melbourn’da doğan, İkinci Dünya Savaşı’nda İtalya’da ve Normandiya çıkarmasında savaş muhabiri olarak görev yapan Avustralyalı Alan MOOREHEAD’ın dilimize  “Çanakkale Geçilmez” olarak çevrilen GALLIPOLI adlı kitabında anlatılıyordu.

1811’de Osmanlı-Rus Savaşı’nın yeniden başlaması, 1812’de Arap Yarımadası’nda Vahhabilerin, 1817’de Sırpların, 1821’de Yunanların isyanlarıyla baş etmekte zorlanan ve büyük toprak ve insan kayıplarıyla iyice bocalayan Osmanlı Devleti, batının gözünde artık ağır hasta bir adamdır. Kars, Sarıkamış ve Erzurum Rusların genişleme hedefleri içinde hep yer almıştır ve Sarıkamış ilk defa 13 Haziran 1828’de Rus saldırısıyla karşı karşıya kalır.

Bu sırada Almanlar, özellikle İmparator Büyük Friedrich Osmanlıya ilgi duymakta, askeri ilişkiler kurmak istemektedir. 1830 yılında Türkiye’ de görev yapan, sonradan Alman Genelkurmay Başkanı olan Helmuth von Moltke’de bu ilişkiyi güçlendirmeye çalışmaktadır. Buna paralel olarak 1882 yılından itibaren ordunun eğitimi amacıyla Alman subayları düzenli olarak Türkiye’ye gelmeye başlamış ve ilk gelenler arasında hemen generalliğe yükseltilen Albay Colmar von Goltz (Golç Paşa)’nın ardından çabuk ve kolay rütbe almak arzusunda olan subaylar İstanbul’a koşmuşlardı..

Alman subaylar İstanbul’a gelmeye devam ediyorlardı. 14 Aralık 1913’te General Liman von Sanders başkanlığında 42 subaydan oluşan son kafiledekilere Türk üniforması giydirilir ve üst rütbeye yükseltilirler. Almanya’da tümgeneral olan Liman Paşa’ya ise mareşallik rütbesi verilir

Bu gelişmelerin ardından 1 Ağustos’ta Rusya’ya, 5 Ağustos’ta Fransa’ya savaş açan Almanya’nın karşısına bu kez Fransa’nın müttefiki olan İngiltere de dikilir. Böylece neredeyse Avrupa’nın tamamını kapsayan Büyük Savaş ortalığı kasıp kavurmaya başlar.

Bu sırada Akdeniz’de İngiliz donanması tarafından sıkıştırılan Goeben ve Breslau adlı Alman zırhlıları kaçarken Çanakkale Boğazı’nı geçerler ve 10 Ağustos 1914 günü İstanbul önlerine demir atarlar. Bu gelişmelerden  Enver Paşa dışında kimsenin haberi yoktur ve Almanların bu konudaki isteklerine de izni O vermiştir. Sadrazam Said Halim Paşa ve diğer hükümet yetkililerine “BİR ÇOCUĞUMUZ OLDU” şeklindeki müjdeyi de (!) kendisi verir.

Başlıksız 1 kopya 17

                                    

        GOEBEN (YAVUZ)                                                                    

Başlıksız 2 kopya 13

BRESLAU  ( MİDİLLİ )

 

Gemilere Yavuz ve Midilli adları verilir. Personeline Osmanlı Üniformaları giydirilir. Zırhlılara Türk Bayrağı çekilir ama Amiral Souchon inat eder, gemilerdeki amirallik forsunu indirmez. Üstelik donanma komutanı Yarbay Arif Bey’de bu amiralin emrine verilir. Bu arada Alman amiral donanmada bazı subaylarımızı görevlerinden uzaklaştırır, yerlerine Alman subaylar atar.

Nihayet 1914 yılının 28 Ekim günü iki Alman zırhlısı Karadeniz’e açılır ve Odessa ile Sivastopol’u bombalarlar. Dört gün sonra, 1 Kasım günü sabah 04.00’ten itibaren Rusların 1. Kafkas Kolordusu Sarıkamış’tan Erzurum’a, 4. Kafkas Kolordusu’da Erivan’dan Doğubeyazıt’a yönelir. Rus birlikleri sınır birliklerimizi hızla geçerek Horasan’ı ele geçirir. 2 Kasım’da ise, İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan müttefik donanması Kumkale’yi ve Çanakkale’nin dış tabyalarını bombalamaya başlar.

Mart 1915’te Çanakkale Boğazı ‘nda yeni teşkil edilen 5. Ordu Komutanlığı ‘na atanan Alman General Liman von Sanders, anılarında ; “O tarihte 5. Ordu’nun tek bir uçağı bile yoktu. Çanakkale’de bulunan uçaklar kalenin emrindeydiler ve ancak onun gayesi için kullanılabilirdi.” diyordu.

Başlıksız 3 kopya 14

                                  

                Enver Paşa                                                

Başlıksız 4 kopya 12

  Otto Liman von Sanders

 

Çok sayıda savaş gemisinden oluşan müttefik donanmasının bu tehdidi üzerine Alman askeri yardımı zorunlu oldu. Almanya’dan savaş araç- gereçleri yanı sıra uçaklarda gelmeye başladı. Bu çerçevede Alman uçaklarını Çanakkale cephesine getirenlerden Pilot Üsteğmen Erich SERNO, Osmanlı hava gücünün sevk ve idaresinden sorumlu olarak görevlendirildi. Serno Avrupa’daki savaş sırasında başarılarıyla ün yapan bir pilottu. Osmanlı Ordusu’nda yüzbaşı rütbesi ile göreve başlayan Serno, yetki ve sorumluğunun artması nedeniyle binbaşılığa terfi ettrildi.

Çanakkale Cephesine gelen ilk uçaklarla yeni kurulan tayyare bölüğü başlangıçta doğrudan Müstahkem Mevkii Komutanlığı ‘na bağlı olarak görev yaptı . Daha sonradan yapılan bir düzenleme ile tayyare bölüğü 5. Ordu Komutanlığı emrine bağlandı ve “1. Tayyare Bölüğü” adını aldı . Çanakkale Cephesi’ndeki hava faaliyetlerinin artması ile burada avcı uçaklarından oluşan ikinci bir tayyare bölüğü teşkil edildi. 6. Tayyare Bölüğü olarak adlandırılan bu bölük tamamen Alman havacılardan oluşuyordu ve Nara burnu yakınına konuşlanmıştı. Çanakkale Savaşları sırasında cephede görevlendirilen 1. ve 6. Tayyare Bölüklerinde Alman havacılar Türk havacılarla birlikte görev yaptılar. 6. Tayyare Bölüğü’nde  genellikle Fokker uçakları bulunduğundan bu bölüğe Fokker Avcı Bölüğü de deniliyordu. 1. Tayyare Bölüğü ise Çanakkale’de en önemli haberleşme ağını oluşturan telgraf hattının kesiştiği düz bir alana konuşlanmıştı ve burada Türk ve Alman havacılar birlikte görev yapıyorlardı.

Çanakkale Cephesi’ne ilk gelen pilotlarımız, Üsteğmen Mehmet Fazıl ve ilk denizci pilotlarımızdan Üsteğmen İbrahim Savmi (Uçan)’dır. Bu havacılarımız daha sonra Istanbul’a dönmüş ve başka cephelerde görev almışlardır. Çanakkale Cephesi’nin havacı ihtiyacını karşılamak üzere Türk havacılarla birlikte Almanya’dan ilk kafile ile gelen Alman havacılardan bir kısmı hemen bu cephede görevlendirildi. Bunların arasında Frank Seidler, Ludwig Preussner gibi, Almanya’dan Türkiye’ye uçak getirmek üzere görevlendirilmiş ve aslen sivil pilot olan havacılar da vardı . Cephenin acil ihtiyacı nedeniyle bu sivil pilotlar bile subay olarak Osmanlı  Ordusu’nda görevlendirilmişlerdi. Çanakkale Cephesi’ndeki havadan keşif görevleri daha çok açık deniz üzerinde yapıldığı için,  denizde keşif yapmak konusunda tecrübeli denizciler tayyare bölüklerinde rasıt olarak görev yapıyorlardı . Dnz.Yüzbaşı Hüseyin Sedat ve Alman Dnz.Yb. Scheineder bunlardandı .

Pilot Yüzbaşı Serno’nun 18 Mart 1915 günü sabahı çok erken saatte yaptığı keşif uçuşuyla düşman donanmasının boğazı geçmek üzere başlattığı harekatı tespit ederek durumu Müstahkem Mevki Komutanlığı’na rapor etmesi, önemli bir istihbarat bilgisi olarak birliklerimizin saldırıya karşı hazırlıklı olmasını sağlamıştı..

1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla İtilaf Devletleri’nin Çanakkale Boğazı’nı savaş gemileriyle geçmek ve böylece İstanbul’a kavuşma isteklerini gerçekleştirmek amacıyla açtıkları Çanakkale Cephesi, tarafların karada ve denizde olduğu gibi havada da karşılaşmaları nedeniyle dünya havacılık tarihinin önemli savaşlarından biri olmuştur.

Çanakkale’de deniz ve kara savaşlarının sürdüğü aylar boyunca müttefik kuvvetlerinin 40 civarında uçağı karşısında az sayıda Türk uçağı ve havacısı görev yapmasına rağmen önemli başarılara imza atılmıştır. Bu dönemde 1 nci Tayyare Bölüğü’nde 5’i pilot ve 10’u rasıt olmak üzere toplam 15 Türk havacı ve 23 Alman havacı görev yapmıştır. Ayrıca Alman havacılara Avusturya ve Polonya’dan gelen havacılar da katılmıştı.

Çanakkale Cephesi’nde hava gücünü kullanan ilk tarafın Itilaf Devletleri (Ingiltere, Fransa) olduğu sanılır. Halbuki, bu cepheye ilk uçak 18 Ağustos 1914’te Yeşilköy’deki “Tayyare Mektebi”nden Çanakkale’ye gelen Nieuport deniz uçağımızdır. İtilaf Devletleri’nin uçakları ise Osmanlı Ordusu’nun cepheye sevk ettiği ilk uçaktan 6 ay daha sonra, Şubat 1915’de Ark Royal gemisi ile Çanakkale Cephesi’ne gelmiştir. İlk üç uçağımızdan sonra Çanakkale Cephesi’ne sevk edilen tüm uçaklarımız Almanya’dan askeri yardımla gelen, fabrikadan yeni  çıkmış uçaklardır. Almanya’da üretilen en son sistem savaş uçakları Alman ordularında hizmete girmeye başladıktan 4-5 ay gibi kısa bir süre sonra Osmanlı Ordusu’nda da kullanılmaya başlanmışlardır. Albatros B 1, Rumpler B 1, Albatros C 1, LVG B 1, Fokker E 111, Albatros D 111, Halberstadt D V ve AEG C IV Çanakkale Cephesi’nde görev yapan uçak modellerindendir. Ayrıca, düşmandan ele geçirilen Bristol Scout ve De Havilland DH4 uçakları da gerekli bakım ve onarımı yapıldıktan sonra Osmanlı Ordusu pilotları tarafından kullanılır.

Başlıksız 5 kopya 12

Bu havacılardan biri de Emil Meinecke’dir..Silah arkadaşları tarafından çok sevilen Meinecke’ye Türkler, “Meneke” diye hitap ediyordu. Almanya’nın Manheim kentinde doğan Emil Meinecke, bir uçak yapım firmasında makinist olarak çalışırken 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla  silah altına alındı ve pilot olarak yetiştirildi. Çok yetenekli bir pilot olduğu anlaşıldığı için, eğitimini tamamlayınca hemen Aldershof’daki askeri uçuş okuluna öğretmen pilot olarak atandı . Bu sırada, Osmanlı Ordusu hava gücünün komutasından sorumlu olan Alman Yüzbaşı Erich Serno Türk pilotların yetiştirilmesi için öğretmen pilot talebinde bulunmuştu. Emil Meinecke bu amaçla İstanbul’a getirildi veYeşilköy Tayyare Mektebi’nde göreve başladı . Osmanlı Ordusu’nda görev alan diğer Alman askeri personel gibi rütbesi bir derece yükseltildi ve Mülazım-ı Evvel (Üsteğmen) rütbesiyle Türk pilotlarının eğitimi için görevlendirildi. Daha sonra 1915 yılının  Eylül ayında Çanakkale Cephesi’ndeki 1.Tayyare Bölüğü’ne atandı . Çanakkale’deki 6. Avcı Tayyare Bölüğü komutanı Theo Croneiss’in izin alması nedeniyle geçici olarak bu avcı bölüğüne verildi. Emil Meinecke savaşın sonuna kadar bu bölükte görev yaptı . İlk hava zaferini, 27 Ocak 1916’da Fokker E 111 uçağıyla uçarken bir İngiliz uçağını düşürerek elde etti. 1. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Çanakkale yakınlarındaki adalarda üslenen düşman uçaklarıyla savaşan Meinecke Çanakkale semalarında altı tanesi görgü tanıkları ve düşürülen uçakların enkazları ile teyit edilmiş olmak üzere toplam yedi hava zaferi kazandı .

Başlıksız 6 kopya 11

Bu teyit edilmiş 6 hava zaferini kazanarak “ Hava Ası “ ünvanını hak eden Meinecke birkaç kazadan da sağ olarak kurtularak “ Dokuz Canlı “ lakabının da sahibi oluyordu. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle Ekim 1918’de Çanakkale Cephesi’nden ayrılan Meinecke Almanya’ya döndü ve Aralık 1919’da Alman Ordusu’ndan terhis edildi.

Çanakkale Cephesi’nde ilk hava savaşı 2 Mayıs 1915’te gerçekleşmiştir. Albay Serno komutasında ve Yüzbaşı Hüseyin Sedat rasıtlığında keşif için havalanan Türk uçağı, düşman uçağıyla karşılaşınca havacılarımız parabellum tabancalarıyla karşı uçağa ateş açmış ve bu uçağı püskürtmeyi başarmışlardır.  Bu dönemde Çanakkale’de mevcut uçaklara takviye olarak Almanya’dan deniz uçakları istenmiş, Alman Donanma Dairesi de bir miktar Gotha WD 1 deniz uçağını, sivil havacı ve makinistlerinin yanı sıra, rasıt olarak görev yapmak üzere ticari gemi subaylarıyla göndermiştir.

Çanakkale cephesinde ilk hava zaferi 17 Eylül 1915’te Alman Pilot Ludwig PREUSSNER ile birlikte Saros körfezi üzerinde keşif uçuşu yapan Alman rasıt Karl KETTEMBEİL tarafından kazanılmıştır. Kettembeil bu uçuşta karşılaştıkları düşman uçağını makineli tüfeğiyle düşürmeyi başardı. Bu başarısı nedeniyle 15 Kasım 1915’te Gümüş Liyakat Madalyası ile ödüllendirildi.

Başlıksız 7 kopya 12

İlk Türk hava zaferi  30 Kasım 1915’te Pilot Üsteğmen Ali RIZA komutasındaki AK-1 numaralı Albatros C 1 uçağımız rasıtı Teğmen İbrahim ORHAN’la birlikte Kaba Tepe üzerinde keşif yapan Fransız uçağıyla karşılaştı. Teğmen İbrahim makineli tüfeğiyle uçağın yakıt deposunu vurdu. Düşman uçağı İntepe ve Seddülbahir arasında yanarak düştü.

Çanakkale Cephesi’nde İngiliz ve Fransızların 40 kadar uçağı bulunmaktaydı. Temmuz 1915’te bu sayı 55’e çıktı. Deniz ve hava savaşları boyunca 6’sı hava savaşı, 16’sı ise yerden açılan savunma ateşi sonucunda teyit edilmiş toplam 22 düşman uçağı düşürüldüğü de kabul edilmektedir. Bunun dışında Türk havacılardan hiçbiri Çanakkale Savaşları sırasında hayatını kaybetmemiştir.

 Savaş sırasında tayyare makinistleri kendi geliştirdikleri son derece pratik çözümlerle silahsız uçaklarımızı silahlandırdılar. Uçakların rasıt bölümlerine monte  ettikleri dairesel platformların üstüne 360 derece dönebilen  ve her yöne ateş edebilen makineli tüfekler yerleştirdiler. Bunu gören Müttefik Kuvvetler kendi uçaklarında da aynı yöntemi uyguladılar. Ayrıca marangoz ve demirci ustaları da uçaklarımızın ahşap ve metal aksamlarının tamirinde makinistlerle birlikte yeni çözümler ürettiler.

Müttefiklerin kesin yenilgisi ile sonuçlanan Çanakkale Savaşları’nda Türk havacıları; zaferin kazanılmasında önemli görevler üstlenmişler, az sayıda uçak ve yetersiz ekipmanla gerçekleştirdikleri keşif, taarruz ve muhabere görevlerinde büyük başarılar sağlamışlar, savaşın seyrine olumlu katkı yapan hizmetlerinin dışında, modern Türk askeri havacılığının gelişmesi konusunda da etkili olmuşlardır.

Çanakkale Savaşları’nın 104. yılında Türk ve Alman Havacıları saygıyla yad ediyor, başta Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere tüm Mehmetçiklerimize minnetlerimizi belirterek rahmetle anıyorum.

 

                                                                                                      Fikret GÖKÇE

                                                                                              Kıbrıs Gazisi – Mak. Müh.

KAYNAKÇA :

 

TÜRKİYE’DE BEŞ YIL : L. von Sanders, , Çev. Eşref Bengi Özbilen, Türkiye i ş Bankası Kültür Yay. İstanbul 2010

 

SARIKAMIŞ FACİASI : Hanri BENAZUS

 

SARIKAMIŞ HAREKATI’NIN 100’ÜNCÜ YILDÖNÜMÜ : Fikret GÖKÇE

 

ÇANAKKALE SAVAŞI’NIN BİLİNMEYEN CEPHESİ : HAVA SAVAŞLARI – Bülent YILMAZER,

 

ÇANAKKALE CEPHESİNDE HAVA  HAREKATI  VE SAFHALARI : Soner ORHAN  Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi sayı:51, Bahar 2013

 

BİRİNCİ DÜNYA HARBİ TÜRK HAVA HAREKATI : Hürriyet Yayınları, İstanbul, 1972

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Tokat’ta 4.7 büyüklüğünde deprem

Dünya Yayın: 20.04.2024 04:48
İhlas Haber Ajansı

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Tokat’ın Sulusaray ilçesinde 4.7 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini açıkladı.

AFAD’dan alınan bilgilere göre, Tokat’ın Sulusaray ilçesinde saat 01.06’da 4.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin derinliği ise 9.97 kilometre olarak belirlendi.

Paylaş: