Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

BEÜ Uluslararası Tarih Sempozyumuna Hazırlanıyor

Zonguldak Yayın: 02.09.2014 10:32
Yazar:
BEÜ Uluslararası Tarih Sempozyumuna Hazırlanıyor

ZONGULDAK Son dönemde üst üste elde ettiği başarılarla dikkatleri üzerine çeken Bülent Ecevit Üniversitesi 2014-2015 Akademik Yılına uluslararası sempozyumlarla ‘Merhaba’ diyecek. Eylül ve Ekim aylarında gerçekleştireceği dört sempozyum ile bilim insanlarını ve araştırmacıları Zonguldak’ta bir araya getirecek olan Bülent Ecevit Üniversitesi, 23-25 Eylül 2014 tarihlerinde I. Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Sempozyumu’na ev sahipliği yapacak. I.Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Sempozyumu 23-25 Ekim 2014 tarihleri arasında Bülent Ecevit Üniversitesinde gerçekleştirilecek. BEÜ Karadeniz Stratejik Araştırmalar Merkezi (KARSAM) ile Türk Tarih Kurumu işbirliğiyle düzenlenecek sempozyuma ulusal ve uluslararası alanda isim yapmış tarihçiler katılacak. I.Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Sempozyumunda, İslam öncesi ve sonrası dönemlerde, Türk tarih yazıcılığının genel özelliklerinin ve metodolojisinin ele alınacağı ve değerlendirileceği, Türkiye Cumhuriyeti tarihçilerinin Türk tarihçiliğine katkıları ve metodolojik yaklaşımları hakkında oturumlar gerçekleştirilecek. Sempozyumun temel hedefleri; Türklerin yaşadığı coğrafyaların tarih açısından ilmî vaziyetinin, tarih araştırma ve yazıcılığında etkilerinin neler olduğunun tespitinin yapılması, tarih yazımında metodolojik yaklaşımlarda hangi yöntem ve usullerin kullanıldığının saptanması,Türk tarihçilerinin ve tarihçiliğinin ortak yöntemleri ve sorunları meselesinin ele alınması,Türk tarih yazıcılığında Edebiyat-Tarih ilişkine dikkat çekilmesi, ayrıca Bağımsız Türk Cumhuriyeti tarihçileri ile Türkiye Cumhuriyeti tarihçilerinin ortak platformda buluşturulması olarak belirlendi. Sempozyum hakkında bilgi veren Bülent Ecevit Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Canan Kuş şunları söyledi:“Kadim bir geçmişe sahip olan Türk milletinin öteden beri dünya tarihi sürecini etkilediği bilinmektedir. Tarihi süreçte, yaşam biçimi olan konar-göçer yapıdan ve diğer bazı etkenlerden dolayı, Türkler geniş bir coğrafyaya yayılmışlardır. Böylece dünyanın pek çok coğrafyasında Türk siyasi ve kültürel etkilerini görmek mümkündür. Bu bağlamda tarihi etkileyen Türk siyasi ve kültürel yapısını günümüze kadar getirip bize bildiren kaynakların ortaya çıkarılması ve araştırılması dünya tarihinin de anlaşılması için elzem bir hal almaktadır.Bu konular neticesinde akla şu sorular gelmektedir: Geniş bir coğrafyaya yayılmanın bir sonucu olarak günümüzde dünyanın farklı bölgelerinde varlıklarını sürdüren Türk devletlerinde tarih bilinci konusu nasıl ele alınmaktadır, tarih yazıcılığının vaziyeti ve sorunları nelerdir? Ortak kabul gören ekoller var mıdır, varsa nelerdir? Böylece bu soruların cevaplanmasına fırsat oluşturabilecek bilimsel bir toplantının gerekliliğine binaen üniversitemiz bünyesinde Karadeniz Stratejik Araştırmalar ve Uygulama Merkezi (KARSAM) ve Türk Tarih Kurumu işbirliği ileI.Uluslararası Türklerde Tarih Bilinci ve Tarih Yazıcılığı Sempozyumunu düzenleyeceğiz. Sempozyumun üniversitemiz ev sahipliğinde ve Zonguldak’ta gerçekleştirilmesine büyük katkılar sunarak bize maddi ve manevi destek olan, bizleri teşvik eden Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer başta olmak üzere bu çalışmanın hazırlanmasında emek veren arkadaşlarıma şükran duygularımı sunuyorum.”

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Tarihi kalıntılar ve surlarla kaplı tepe merak uyandırıyor

Kültür Sanat Yayın: 16.04.2024 20:36
İhlas Haber Ajansı

Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde bin 540 rakımda bulunan ve etrafı surlarla çevrili, mezar ve oda kalıntıları olan Dikmen Tepesi merak uyandırdı. Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Hikmet Haberal, arkeologlara çağrıda bulunarak tepenin incelenmesini ve koruma altına alınmasını istedi.

Orman ve tabiat turizmi alanında ihtisaslaşan Kastamonu Üniversitesi, bu çerçevede çalışmalarını sürdürüyor. Kastamonu’nun turizm rotalarının oluşturulması için keşif gezilerini devam ettiren Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, son olarak Kastamonu’nun Taşköprü ilçesini ziyaret etti. Taşköprü’de Aşağı Şehirören köyü sınırları içerisinde bulunan bin 541 rakımdaki Dikmen Tepesi, tarihi kalıntılarıyla gizemini koruyor. Bölge insanıyla Dikmen Tepesine keşif gezisinde bulunan Haberal, surlarla çevrili, mezar ve oda gibi kalıntıların olduğunu tespit etti. Haberal, Çorum, Sinop ve Kastamonu sınırlarının kesiştiği ortak bir yerde bulunan Dikmen Tepesiyle ilgili arkeologlarında incelemede bulunmasını talep etti.

Öte yandan, Dikmen Tepesindeki bazı tarihi kalınların, mezar ve odaların defineciler tarafından tahribata uğratıldığı görüldü.

“Arkeologların yapacakları inceleme neticesinde bölgede hangi uygarlıkların yaşadığı tespit edilecektir”

Bölgenin önemine dikkat çeken Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Görevlisi Hikmet Haberal, “Dikmen Tepesi ilçe merkezine 37 kilometre, köye de 7 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Dikmen Tepesi, bin 541 rakımdadır. Tepe, doğaya, bölgeye, coğrafyaya hakim bir bölgededir. Tepenin etrafına baktığımızda surlarla çevrili olduğunu gördük. Surlar içerisinde oda kalıntıları gördük. Ardından mezar taşları ve mezar kalıntıları gördük. Biz, turizmciyim. Bu yüzden burasını turizme kazandırmaya çalışıyoruz ve Dikmen Tepesini turizm rotası haline getirmeye gayret ediyoruz. Tabii ki Dikmen Tepesi’nde, özellikle arkeologlar ile Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ve İl Kültür Müdürlüğüne bağlı ekiplerin gelerek incelemede bulunmasını talep ediyoruz. Bizler sadece turizm gözüyle bakarak bölgenin tarihi ve kültürel yönlerini ön plana çıkartmaya çalışıyoruz. Bölgede hangi dönemde hangi uygarlıkların yaşadığını arkeologlar tespit edecektir. Bizler, bulunduğu coğrafi konum ve doğal güzellikleri itibariyle yürüyüş ve trekking rotaları haline getirdik. Kamp ve karavan turizmi yapılabilecek hale getirmeye çalışıyoruz” dedi.

“Bölge, eski uygarlıklardan yaşamın olduğunu gösteriyor”

Tepenin surlarla çevrili olduğunu tespit ettiğini belirten Haberal, “Bölge halkı ile yapılan görüşmelerde, eskiden tepenin etrafında hiç ormanlık alan olmadığını öğrendik. Orman son 100 yıl içerisinde ortaya çıkmış. Bunun neticesinde ormanlık alan tamamen doğayı kaplamış görünüyor. Bizler, tepenin zirvesine doğru çıkarken yaptığımız gözlemlerde 1,5 kilometre uzunluğunda üçgen şeklinde surlarla çevrili olduğunu keşfettik. Zamanla bu surlar yere doğru çökme yapmış. Olduğu gibi surların kalıntıları durmaktadır. Aynı zamanda Dikmen Tepesi’nin üzerinde bir düzlük bulunmaktadır. Bu düzlük alan içerisinde odalardan oluşan bölmeler bulunuyor. Bunların içerisinde kaya mezarı şeklinde değil de normal mezarlar ve mezar taşları gördük. Bunlar bize burada eski bir uygarlığın yaşadığını, eskiden bu bölgede bir yaşam alanının olduğunu ve burada bir yaşam sürdüklerini açık ve net şekilde tespit etmiş bulunmaktayız. Bu da ilgili uzmanların ve arkeologların, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ya da Kültür ve Turizm Bakanlığından ilgili personelin Taşköprü’ye gelerek incelemelerde bulunmasını talep ediyoruz. Bizlerin asıl amacı koruyup, kollayıp, sürdürülebilirliğini sağlamak. Amacımız bölgeyi turizme kazandırırken kesinlikle koruma öncelikli hedefimizdir” diye konuştu.

“Turizme kazandırılması için bölgede çalışma yapılmasını istiyoruz”

Bölgenin önemli bir turizm rotası olabileceğine dikkat çeken Haberal, “Dikmen Tepesi’nin etrafında eski uygarlıklardan birçok insanın yaşam sürdüğüne dair kalıntılar bölgedeki coğrafyada mevcut. Mimari ve kültürel özellikleriyle bunu görebiliyorsunuz. Bölgede Roma İmparatorluğu zamanında hüküm sürmüş, daha sonra Osmanlı Devleti ve akabinde Türkler hüküm yaşamıştır. Osmanlı Devleti, Roma İmparatorluğu ve Bizanslıların bir arada olduğu bu topraklarda hakimiyet sürdüğü bu coğrafyada yaşam sürmesi sebebiyle adeta gizemli bir şekilde bizim dikkatimizi çekti. Gizemli bir coğrafya olması sebebiyle doğal güzelliklerin turizme kazandırılması amacıyla yaptığımız gezide bölgede su kaynakları da olduğunu gördük. Kocagöl denilen bir şelale bulunuyor. Dağın eteklerinde tarihi otantik köyler bulunuyor. Bölgede hayvancılık halen devam ettiriliyor. Buranın keşfedilmesi ve turizme kazandırılması için çalışma yapılmasını ve öncelikli olarak koruma altına alınmasını talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

Haberal, bölgenin Çorum ilinin Kargı ilçesi, Sinop’un Boyabat ilçesi ile Kastamonu’nun Taşköprü ilçelerinin kesiştiği bir noktada bulunduğunu ve tepenin zirvesinden Karadeniz’in dahi görülebildiğini kaydetti.