Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

100 DOLARIN HAZİN HİKAYESİ/SEN VERMEK BANA 100 DOLAR!…

Köşe Yazıları Yayın: 22.03.2023 10:13 |Güncelleme:09.08.2023 10:27
100 DOLARIN HAZİN HİKAYESİ/SEN VERMEK BANA 100 DOLAR!…

Değerli okuyucularım gelin zaman tünelinde, birlikte, 30 yıl kadar geriye gidelim.

Yaklaşık 70 yıl varlığını sürdüren Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) Mihail Gorbaçov döneminde yıkılmış ve dağılmıştı.

Gorbaçov başlangıçta Marksizm-Leninizm’e bağlıydı, 1990’ların başında sosyal demokrasiye yöneldi. Ne olduysa ondan sonra oldu. Perestroyka (yeniden yapılanma) ve glasnost (açıklık) söylemleriyle uyguladığı politikalar SSCB nin sonunu getirdi.

Bu tarihi yıkımın bizi ilgilendiren kısmı şu;

1991 yılında; SSCB nin dağılması sonucunda açlık, yoksulluk ve çeşitli hastalıklarla mücadele eden SSCB halkları; sarp sınır kapısı üzerinden, ticaret(!) amacıyla çareyi Türkiye’ye göç etmekte bulmuştu.  Bavullarına eşya doldurarak ülkemize satmaya getirmişlerdi. Hopa’dan Samsun’a, hatta daha da içerilere kadar Rus pazarları kurulmuştu.

Sattıkları; votka, şampanya, kalpak, matruşka, kap kaçak ve hırdavat türü şeylerdi. O dönemde, pazarları gezenler anımsayacaktır. Bunları satanlar genellikle kilolu ve bakımsız, yıkılan  SSCB nin kadınlarıydı. İlginçtir, ülkemize sadece kadınlar gelmişti.

O dönem, işim gereği, Karadeniz  bölgesinin telekomünikasyon projeleri için, Samsun Hopa arası adeta mekik dokuyordum. Şahit olduğum bu sosyal trajedi beni derinden etkilemişti.

Ayrıca, o tarihlerde, tüm Karadeniz’de birde Nataşa fırtınası esiyordu. Nataşalar; pazardaki kadınların aksine, son derece güzel, uzun boylu ve bakımlı kadınlardı.Bunlar çoğunlukla beyaz Rus olarak bilinen ırktandı.

Aslında, Nataşa; Ruslarda kız çocuklarına çokca verilen bir isim. Bunu Sovyetler birliğinin dağılmasından birkaç yıl sonra bölgeye gittiğimde; orada tanıştığım bir Rus kızının isminin Nataşa olduğunu öğrendiğimde anlamıştım.

Fakat Nataşa dendiğinde bizde hoş olmayan bir genelleme yapılıyor ve farklı bir anlam içeriyordu.

Bu Nataşalar; Karadeniz bölgesinde birçok yuvanın dağılmasına neden oldular. 100 doların hikayesi de işte burada başlıyor. “Sen vermek 100 dolar…” diye başlayan cümlelerin sonunu tahmin etmişsinizdir.

O yıllarda; 100 dolar Ruslar için çok büyük para. Nataşalar piyasalarını kendileri belirlemişlerdi. Rüyalarında bile göremeyecekleri bir serveti bir ay gibi kısa bir sürede kazanmanın şaşkınlığı içersindeydiler. Bizim Karadeniz erkekleri de bu kadar güzel kadını birarada görmenin şaşkınlığını yaşıyordu.

Nataşalar için; ülkesinde bir ayda zor kazandığı 100 doları ülkemizde yarım saatte kazanmak  inanılmaz bir şeydi.

Kümesteki tavuğunu, damdaki buzağısını satıp, 100 doları denkleştiren erkeklerimiz Nataşalara koşuyordu. Sırf bu amaçla küçücük ilçelerde bile koca koca oteller inşa edilmişti. Hopa’da sahilde büyük  bir otel vardı. Hafta sonları; çevre illerden çok sayıda lüks araç bu otele gelirdi. Otelin önündeki son model araçların plakaları; Erzurum, Kars, Gümüşhane, Rize gibi yakın illere aitti.

Hopa gibi küçük bir ilçede otellerde yer bulmak mümkün değildi. Otelin kahvaltı salonu mankenlerin defile podyumu gibiydi. Çoğunluğu esnaf olan bizim, kısa boylu, göbekli, karayağız delikanlılar; büyük bir nezaketle bu güzel hanımlara elleriyle kahvaltı servisi yapıyorlardı. “Haroşa”dan başka bir kelime Rusça bilmedikleri halde çok güzel anlaşıyorlardı.

Ruslarla akrabalığımız işte bu yıllara dayanır. “Ula uşağum evdekiler gari ise bunlar ne, bunlar gari ise bizim evdekiler ne?” sözü o yıllarda söylenmiştir.

Bana göre bu söz; her ne kadar espri ile söylense de, cefakar Karadeniz kadınının hiç hak etmediği bir sözdür.

100 dolar Ruslar için büyük para dedim ya!  bakın anlatayım;

S.S.C.B dağıldıktan birkaç yıl sonra, Kazakistan’ın Sibirya bölgesine, Custenay şehrine şirketim tarafından görevli olarak gönderilmiştim. Dönüşte, Türkiye’ye her gün uçak olmadığı için Kazakistan’ın Almata şehrinde bir Rus’un evini 5 günlüğüne  kiralamıştım.Ev sahibi o dönem, oranın şartlarına göre çok yüksek bir para istemişti. İstediği rakam 5 gün için 35 dolardı. Bize evi bulan Kazak şoförümüz bu rakamı duyunca büyük tepki göstermişti. Aslında, adamın istediği rakam bize çok küçük gelmişti. Zira, Sibirya bölgesinde, Custenay şehrinde yabancı olduğumuz için berbat bir otele 10 günlüğüne adam başı 1000 dolar vermiştik. Sonradan öğrendik ki, otelin geceliği kendi vatandaşlarına bir dolar bile değilmiş. Adamın evi oldukça büyük ve son derece lüks döşenmiş bir daire idi.

O yıllarda;  Kazakistan’da maaşlar 100/200 dolar ( Para birimleri Tengenin karşılığı). Memur ve işçiler 100 dolar alırken bürokrat ve üst düzey memurlar 200 dolar karşılığı Tenge alıyorlardı.

Hallerine çok üzülmüştüm. Kazakistan’da olduğu gibi, dağılan, bağımsızlığını ilan eden tüm ülkelerde de sefillik ve yokluk hakimdi.

Şimdi çok daha iyi durumdalar.Kısa sürede hepsi toparlandı.

Aradan geçen 30 yılda rüzgar nasıl tersine esti değil mi? Savaş halindeki Rusya ve Ukrayna bile ekonomik olarak bizden çok daha iyi durumdalar. Çünkü ekonomileri üretime dayalı.

O yıllarda, acıdığımız o insanlar, şimdi bizim ülkemizde 5 yıldızlı otellerde tatil yapıyorlar. Bizim emeklilerimiz ise; 300/400 dolara karşılık gelen maaşlarıyla geçim derdinde.

 

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İbrahim Sezer, gazetecilerle iftarda bir araya geldi

Zonguldak Yayın: 28.03.2024 12:12
İhlas Haber Ajansı
İbrahim Sezer, gazetecilerle iftarda bir araya geldi

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde AK Parti Belediye Başkan adayı İbrahim Sezer, gazetecilerle iftarda bir araya geldi.

AK Parti Zonguldak Milletvekili Saffet Bozkurt, İlçe Başkanı Muhammet Mücahit Andiç, Karadeniz Ereğli Belediye Başkan adayı İbrahim Sezer, bazı meclis üyesi adayları ve partililer, ilçedeki gazeteciler ile iftar programında bir araya geldi. İftarın ardından Bozkurt, Andiç ve Sezer, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir tavuk çiftliği ortaklığı ile ilgili soruları yanıtlayan Sezer, kendisine yönelik sosyal medyadan yazılan yazılardan ötürü savcılığa suç duyurusunda avukatları aracılığı ile başvurduklarını ifade ederek şöyle dedi:

“10-11 yıl öncesine dayanan bu arkadaş ile bir ortaklığımız vardı. Süreç değişik sebepler var, benim için kaldırılamaz sebepleri var. Ortaklıktan ayrılma sebepleri var, 3-4 yıl oldu. Ben ortaklığı bitirme kararı aldım ve bu arkadaşla devam eden 3 tane davamız var bir tanesi lehimize neticelendi, bu davalar devam ediyor. Ben bu arkadaş ile ilgili bir şey konuşmak istemiyorum. Herhangi bir cevabımı da göremezsiniz” dedi.

Milletvekili Saffet Bozkurt da gazetecilerin görevlerini yerine getireceklerine inandığına değinerek, “Basının görevlerinden bir tanesi doğru bilgilendirmesidir. Basın doğru olanı mutlaka yazacaktır. Burada bakıyoruz bazı basın mensuplarının yayın organlarına Ereğli Belediye Başkan adayı şu ama o arkadaş aday değil ki. Aday olmadığı halde adaymış gibi yazılıyor. Halkın doğru bilgilendirilmesi adına gazetecilerin bir görevi vardır. Basınla ilgili bir olumsuzluğumuz olmaz. Çok nitelikli, kaliteli, karakterli, bu işi güzel yapan güzel arkadaşlar var. Bazı arkadaşlarımız bunları yapıyor dedik, bunlar doğru değil dedik. Özeleştiri yapıyoruz siyasetçi olarak basın da kendi özeleştirisini yapmalıdır” sözleri ile konuştu.

AK Parti Karadeniz Ereğli İlçe Başkanı Muhammet Andiç da, Murat Sesli’nin söylemlerine yönelik de açıklamalarda bulundu. . Andiç, “Eski belediye başkanının açıklamaları vardı. Eski belediye başkanı miting tarzı bir toplantı yaptı, yargı tarafından mağdur edildiğini, hakkında kumpas kurulduğunu hatta bunu Fetö’ye dayandırdı. Kendisi sürekli mağdur edebiyatı yapıyor. Resmileşmiş, kesinleşmiş, hatta infazı tamamlanmış infaz indiriminden yararlanmış cezaevinden tahliye olmuş. Memnu haklarını geri alması 2028. Yargıdan canı yanmış birinin kendi ifadesine göre söylüyorum hakkında hiçbir soruşturma bulunmayan kişi hakkında konuşmaya hakkı var mıdır yok mudur? Bunu tartışmak gerekir. Bir kişi hakkında istinatta bulunuyorsa kişi önce kendisinden başlamalıdır. Kendisinin kesinleşmiş hapis cezası var. Türkiye Cumhuriyeti’nde örneği olmayacak şekilde bir dublör kullanılarak seçim üzerine gidiliyor, başka bir açıklaması yok. Halkı kimse yanıltmasın. Kimse de adayım diye ortalarda gezmesin. Biz seçim kuruluna dilekçe verdik. İlçe seçim kurulu da dilekçemizin önemli kısmını da kabul etti” dedi.

Andiç, bir gazetecinin, anket sonuçlarına ilişkin “Durum şu an için çok iyi” dedi. Program karşılıklı diyalog eşliğinde geçti.